hoşlantısını konuşarak değil de daha yaratıcı bir yolla belli etmesi kendi geleceği açısından daha faydalı olacak erkektir.illa ki konuşarak duygular ifade edilmelidir diye bir kural yoktur fikrimce.Süprizler,görsel malzemeler,gözler,beden dili vb de hoşlantıyı anlatabilmektedir.
(bkz: sen sus gözlerin konuşsun)
(bkz: sen sus hediyelerin konuşsun)
Muhtemeldir. zira kelimeler biter, akla hiç bir şey gelmez, sadece yanıda olmak bile yeter konusmaya ne gerek var hali de denilebilir. Bu durumlar için e-kartlar ve hediyeler iyi çözümdür*
Belki de, birbirlerine uygun olmadıklarını açık seçik görebildiği halde o güzel varlıktan hoşlanmaktan kendisini alamayan erkektir. Konuşursa tuhaf kaçacağını biliyordur ve konuşamıyordur.
silik insan tipidir. oturduğu yeri dolduramaz. ne kendisinin ne karşısındakinin farkındadır ki; karşısındakini bile hak etmiş değildir. muhtemelen sevdiği kızla ilgili onca hayal kurmuştur ama hayallerine bile sahip çıkamıyordur.
Sen benim icimde bir korkulu rüya
Hergün sevip sardigim bir hülyasin
Yokluk atesten gömlek
Sensizlik olüm gibi
Rüyam hülyam benim dünyamsin
Kanimda canimda alin yazimda
Bir sen varsin bir de ben bu dünyada
Nazar degmesin sana eller degmesin sana
Sensizlik ölüm bana...
Seni benim gibi seven bulamazsin
Tanrim bu rüyadan hic uyandirmasin
Ömrün vefasi yok, korkum askimdan cok
Gönlüm sensiz kalmasin
Korkulu rüyam, gülen bahtimsin
Sen benim sen benim sen benim dünyamsin
Hepimizin hayati iki kelime
Bir varmis bir yokmus su alemde
Bir gün sana doymadan göcüp gidersem eger
Son nefeste adin dilimde
Hersey de sende baslar seninle biter
Sevilmek ümidi sevmekten beter...
evet sevilmek umidinin sevmekten beter olmasındandır belkı bu çekiniş.
belki askın o agır yüküne onu da ortak etmek istemeyiştir. hiçbir sekilde dokunamayıştır dünyada en narin gordüğü seye.
belki korkulu da olsa ruyanın oldugu gibi devam etmesi istegidir.
hersey onunla baslamıstır varsın onun adı olsundur son nefeste dilde...
sanırım kendimden biliyorum. oldukça duygusal, ürkek ve kırılgan biri olma olasılığı yüksek kişidir. konuşacağı kişiyi önceden platonik olarak oldukça benimsediği için ve hayallerinde onunla yaşadığı için daha sonra bir an bir kuvvet ile gidip konuşutuğunda reddedilince acayip koyar. tabi kişiye göre değişir bu ama bunlar genelde duygusal ve aşka inanan kişilerdir.
tek nedeni utangaç bir karaktere sahip olmaktır. çeşitli şekiller farklı farklı olaylar yaşanabilir.
belirli aralıklarla bir kız görürsünüz; çok beğenirsiniz ama utangaç olduğunuz için ve kızla da, ne bir ortak arkadaşınız, ne de herhangi bir çevrede tanışma şansınız bulunmadığından, hiç bir şekilde muhabbete giremezsiniz. bu en kötü durumlardan biridir ama aynı zamanda unutulması en kolay olandır. bir süre sonra başaramayacağınızı anlayıp bırakırsınız. ilginçtir ki bir daha da görmezsiniz kızı zaten.
bir gün bir kız görürsünüz; sizinle aynı ortamlarda bulunur ama yine kızla ortak arkadaşınız yoktur. yani kızın yanına bir kaç metreden fazla yaklaşamazsınız. ama kız da zaten sizin varlığınızdan bile haberdar değildir, bu nedenle tanışmaya çalışmanız da çok risklidir. bir süre uzaktan uzaktan izlersiniz. arkadaşlarınızı devreye sokmaya çalışır, onun arkadaşlarıyla tanışmak istersiniz ama tanışsanız bile aranızı yapmalarını söyleyebilecek kadar samimi olamazsınız hiçbir zaman. daha fazla acı çekmemek için vazgeçersiniz. ya da başka bir erkekle görürüsünüz ama bu sizi fazla sarsmaz çünkü mantıklı biri olarak onun zaten size hiçbir zaman aşık olmadığını bilmektesinizdir.
bir gün bir kızın size baktığını görürüsünüz; kız sizinle aynı ortamlarda bulunmaktadır, siz de ona bakarsınız *. onun sizden hoşlandığını bilirsiniz, o da sizin ondan hoşlandığınızı bilmektedir. bakışırsınız, bakışırsınız. yine de bir türlü konuşmaya cesaret edemezsiniz. "kız" ya o da konuşmak için hiç çaba göstermez. bir süre sonra konuşamadığınız için artık iyice utanır gözlerinizi kaçırmaya başlarsınız. kızın "niye hala gelip konuşmadığınızı düşündüğünü" düşünürsünüz. bir şekilde filmlerdeki gibi bir rastlantı sonucu kaderinizin sizi bir şekilde tanıştırmasını beklersiniz. yalvarırsınız. beklemeye devam edersiniz. içiniz içinizi yemektedir ama yapacak birşey de yoktur. acı çekersiniz. bir süre sonra kızı başka bir erkekle birlikte görürsünüz. o andan sonra çektiğiniz acılar nefrete dönüşür. sürekli bakışıyorduk, benden hoşlanmıyor muydun? benden hoşlanıyorduysan neden seninle ilk konuşan dallamayla çıkıyorsun? nasıl bir aşktır bu? dersiniz, tabi kendi kendinize.
bunlar gibi başka başka olaylar da olabilir ama ne olursa olsun hep aynı şeyler olur, durur. kendinizden,utangaçlığınızdan nefret edersiniz. içinizden kendinize küfür eder, azarlarsınız ama hiçbir işe yaramaz. nasıl başkalarının sözleri, nasihatleri sizi değiştiremezse; kendiniz bile kendinizi değiştiremezsiniz bazen. böyle yaşamaya, yanlız olmaya, aşkınızı paylaşamamaya alışırsınız bir süre sonra. alışmak da zorundasınızdır zaten. yoksa bu kadar acı çekerek yaşayamaz hiçbir insan. aşık olmamaya zorlarsınız kendinizi. başarılı olabilirseniz aşkı silersiniz kalbinizden bir daha hiç aşık olmamak üzere. başarılı olamazsanız silinir gidersiniz aşkın acısı içinde...
konusmasına gerek olmayan sms atması yada messenger dan kalp işareti yapması yeterli olan erkek, hangi devirde yaşıyoruz ahali, ilanı aşklar anılarımızda artık
genelde duygusal ve de açılacağı kızın kendini reddedeceğinden emin kişilerdir. kolay kolay her kıza açılamaz ancak açıldığı kıza da onun onu reddedeceğini bile bile açılır ve de daha sonra bu ona acayip koyar. ayrıca açılamamasında ki diğer bir neden o şanslı kadının onun düşüncesinde geleceğinde ki eşi olmasıdır.
eğer kız bunu farketmiş ve o da istiyosa bir kızı en çok üzen erkek tipidir. erkeğin söylememesi için bi kaç durum vardır: kızla önceden kurulmuş dostluk, çok utangaç olma...vs. ama bir de bahanesi olmadan konuşmayan erkekler vardır ki insanı deli ederler. ama biraz daha böyle davranmaya devam ederlerse bir süre onu farkeden kızda bundan bıkar. bu sefer o kızı başkasıyla görmeye mahkum olurlar