hoşgörü

entry88 galeri2
    38.
  1. ülkemiz insanlarında ve sözlüğümüz yazarlarında biraz eksikliğini hissettiğim bir erdemdir.
    0 ...
  2. 37.
  3. Sosyal ilişkilerinde, empati kurmayı ölçü alan kişinin sahip olduğu , çocukluğunu/gençliğini unutmuş ebeveynin bihaber olduğu meziyettir.
    0 ...
  4. 36.
  5. hoşgörü şımartmaktır, hataları görmezden gelerek tekrarlanmasına sebep olur. hoşgörmeyin, ama hoşu görün.
    0 ...
  6. 35.
  7. burdan tüm hoşgörüsüzlere sesleniyorum. ananıza küfrederdim ama dua edin hoşgörülüyüm amına koyim..
    2 ...
  8. 34.
  9. kartopunu yanlışlıkla size atan çocuğa gülümsemektir. kucak dolusu.
    4 ...
  10. 33.
  11. öyle çok da olumlu anlamlara sahip olmayan kelimedir. senin birini hoşgörmen için ondan üstün olman gerekir. hiçbir kürt bir türk'e biz size karşı hoşgörülüyüz demez ya da bir alevi bir sunni'ye. demek ki hoşgörü gösterdiğini iddia eden bunun alt anlamı olarak iktidar sahibi olduğunu da ima eder. "ben hoşgörülüyüm" diyen bir insanın aslında demek istediği aslında " bana bak, senden üstünüm ama sana acıyorum, karışmak istemiyorum. ayağını denk al" dır. en son bir bektaşi hikayesi anlatayım ;

    mevlevi : biz hoşgörürüz.

    bektaşi : biz görmeyiz.
    1 ...
  12. 32.
  13. sözlük sınırları içinde nadir rastlanan tabir.
    0 ...
  14. 31.
  15. hoşgörü, barış içinde yan yana yaşamanın adıdır.
    öyleyse hoşgörü bir anlamada farklılıklara katlanmaktır.
    teklik dürtüsünün egemen olduğu yerde hoşgörü yoktur.
    3 ...
  16. 30.
  17. bizim ülkemizde pek bulunmayan tabirdir.
    1 ...
  18. 29.
  19. fethullah gülen'nin yeni politikasıdır. hoşgörü yalanı altında daha çok taraf toplama amacı gütmektedir.
    0 ...
  20. 28.
  21. (bkz: müsamaha) (bkz: tahammül), (bkz: katlanma), (bkz: görmezden gelme) veya (bkz: göz yumma), başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. izin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
    1 ...
  22. 27.
  23. 26.
  24. 25.
  25. özellikle artık günümüzde suistimale en açık ama çok değerli ve çok önemli insani erdemlerden biridir. gösterilecek insana çok dikkat edilmelidir yoksa ikiyüzlülüğün parıl parıl parlayan hançerlerini sırtında bulursun.
    1 ...
  26. 24.
  27. bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu bir dergaha bağışlamak ister. adam hacı bektaşi-ı veli'nin dergahına gider. durumu hacı bektaşi-i veli'ye anlatır ve o ' helal değildir' diyerek bu kurbanı geri çevirir. bunun üzerine adam mevlevi dergahına gider ve aynı durumu mevlana'ya anlatır.
    mevlana ise bu kurbanı kabul eder. adam aynı şeyi hacı bektaşi-i veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve mevlana'ya bunun sebebini sorar.
    mevlana şöyle der:
    - biz bir karga isek hacı bektaş-i veli bir şahin gibidir. öyle her leşe konmaz. o yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir. adam üşenmez kalkar hacı bektaş dergahına gider ve ona, mevlana'nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de hacı bektaşi-i veli'ye sorar.
    o da şöyle der:
    - bizim gönlümüz bir su birikintisi ise mevlana'nın gönlü okyanusgibidir. bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.
    (bkz: Hoşgörü budur)
    7 ...
  28. 23.
  29. hoş görmek...
    hoş görülü olmak...

    kolay değildir.
    zor olanı başaran da, ancak erdem sahibi olandır.

    ilk olarak tahammül gereklidir.
    kendi gibi olmayana ya da hoşlanmadığı şeylere yaşam şansı verme-me- eğiliminde ol-ma-yandır.

    böylece çeşitlilik yani hayat vuku bulur.
    hayat çelişkidir. çelişkinin olmadığı yerde hayattan bahsedilmez.
    tekdüzeliktir o.

    oysa yaratıcı, her şeyi zıddıyla yaratırken ne çok şey anlatmıştır, anlayana...
    öyle bir tahammülle yaratmıştır ki; kendine inanmayana dahi rızık verir.

    kendine inanan, inanmayana iyi davranmaz ise; yaptığına "zulüm", şahsına da, inancına rağmen, "zalim" der.

    notumsu: besmele çekmeden oturanı sofrasından kovana, "yaratıcısı nefes almaktan nasiplenmesine izin verirken sana ne oluyor!" diyen "arif" geliverdi aklıma.
    1 ...
  30. 22.
  31. anlayışla karşılama durumudur. ve malesef ki sözlükler içinde küflenmeye yüz tutmuştur.
    1 ...
  32. 21.
  33. 20.
  34. dinimizin gerçek yapısında bulunan ve bugün kaybedilmiş bir erdemdir.
    1 ...
  35. 19.
  36. dünyada ve türkiye milyonlarca insan ve bir çok görüş bir çok inanış var, bu doğal bir durum doğal olmayan bunu kabul etmek istemeyip herkesi kendisi gibi olmasını isteyen bünyeler;yani hoşgörüsüz insanlar. zaten her insanda hoşgörülü fikirlere ve inançlara saygılı olsaydı basta sözlük olmak üzere dünya cennet gibi biyer olurdu.
    1 ...
  37. 18.
  38. esasen hoşgörüsüzlüğü gizleyen bir şeydir. * öteki ile karşılaşma anında ortaya çıkar. bir nevi "seni (ötekini/ bir başkasını) belirlediğim, kontrol altına alabildiğim, ben'im için tehdit oluşturma durumunun olmadığı hallerde sana hoşgörü beslerim" anlamını taşır. zira "öteki", lacancı anlamıyla aslında "gerçek'in ta kendisidir. gerçek ise bilinmeyen, anlamlandırılamayan bir şeydir. * bu anlamlandırılamayan kontrol altına alınamayan şey (gerçek) insan için cehennemden başka bir şey değildir. denetim ağından kaçan her şey ben'in korkusudur. işte bu yüzden jean paul sartre "cehennem ötekilerdir" demiştir.
    1 ...
  39. 17.
  40. türkler ile özdeşleşmiş yabancıların çoğunda bulunmayan anlayışlı bir tavır biçimi.
    1 ...
  41. 16.
  42. aklın aklımdır

    gönlün gönlüm

    hatan hatamdır

    hepsi başım üstüne..
    4 ...
  43. 15.
  44. insanların bir arada ve huzurlu bir şekilde yaşayabilmeleri için gerekli olan en önemli şartlardan bir tanesidir.
    5 ...
  45. 14.
  46. iyi bir özelliktir ama, sürekli bu şekilde davranıldığında, karşi tarafın olumsuz davranışlarının dozu artar. hoşgörü karşısında yüzü kızarmayanlara, asla ikinci şans verilmemelidir. yararsız ve zaman kaybıdır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük