gördüm kuşağımın en iyi beyinlerinin çılgınlıkla yıkıldığını,
histerik çıplaklıkla açlıktan geberdiğini.
zenci sokakların şafağında gördüm onları bozuk kafalarıyla mal ararken,
gecenin makinesinde yıldızlı dinamo ile eski cennetsel bağ için yanıp tutuşan melek kafalı hipsterler,
yoksulluk, paçavralar ve sahte gözlerle şehirlerin üstünde yüzen sıcak suyu olmayan ucuz odaların doğa üstü karanlığında yükseğe doğrulup sigara içerken.
Ne zaman uzun yol yapacak olsam açardım bunu. Arabayı neden şeritlere paralel olarak sürdüğümün toplumsal sorgulamasını yapardım. içinden çıkamazdım bazen. Bazen de şeritten çıkardım.
ingiliz korku filmi, bir tren yolculuğu sırasında, trenin bir şeye çarpıp durması ve sonrasında gelişen olayları anlatıyor. orta karar bir yapım, gerilim-korku filmi severler bir bakabilir. filmden çıkan dersler:
-sevmediğin işte çalışma. hele tren kondüktörü olma.
-çalıştığın işte, eğer göt yalamıyorsan terfi için başvuru yapma, bir işe yaramaz.
-gece tren yolculuğuna çıkma.
-tren bir şeye çarpıp durduğunda sakın dışarı çıkma, kurtadam çıkabülür...
-paralı bir borsacıysan, güzel bir evin, üstüne üstlük bir de garsiyonerin varsa, trene ne biniyorsun, dangalak?
çok şiirli, çok edebiyatlı, biraz ibneli edepsizli, biraz mahkemeli, müstehcenlik nedirli ne değildirli, düşünce, ifade basın özgürlüğü sansür nedirli, biraz eğlenceli biraz sıkıcılı, biraz şarkılı biraz animasyonlu ama güzel bi film.