pek fazla bir şey beklemeden izlerseniz beklentileri karşılayan film. paris hilton'u güzel bulmama rağmen şunu söyleyebilirim ki elisha her s*çtığında 5890354093 tane paris hilton çıkarır.
klişelerle dolu bir film.
--spoiler--
tek güzel yanı kardeşlerin sayısındaki sürprizdi ve bir de hoş bir sahne vardı heykellerle ilgili o kadar da güzellik olsun artık bir zahmet.
--spoiler--
bilmediğin bir ortamda "sen burda kal, ben dışarı bakıp gelicem" dendiğinde orda kalmak ve o ıssız mekânda arkana bakmadan geri geri yürümek ve nihayetinde arkanda seni korkutabilecek birşeylerin belirivermesi gibi klişelerle dolu bir film.
--spoiler--
herşeyin balmumundan yapılmış olması oldukça ilginçti.
yalnız o kafadan kontak ikizlerin bütün kasabayı balmumundan yaptıktan sonra ellerine ne geçirmeyi planladıkları anlaşılmamıştır.
bu arada ölümleri de muhteşem olmuştur.
--spoiler--
--spoiler--
ölüm sahneleri mükemmel olan filmdir. özellikle filmin ilk heyecanlı sahnesi olan makas ile aşil tendonunun kesilmesi, saw serisinden fırlamış gibi. aklıma geldikçe tuhaf oluyorum.
--spoiler--
tek güzel sahnesi paris hiltonun kafasına demir bi cismi(şimdi adını hatırlayamadım) sokmak suretiyle öldürmeleridir.
onun dışında zaman kaybı bir filmdir, klişeleri ve paris hiltonu sevenler izleyebiir.
elisha cuthbert'in hastası olmama,paris hilton'dan da bir kez daha tiksinmeme neden olan klasik korku filmidir.paris hilton'u ilk gördüğüm de bu kadını neden bir filmde oynatırlar ki diye düşünmüştüm,izleyince nedenini çok rahat anladım.
"benim zamanım çok", "yahu şöyle boş yere 2 saatimi harcasam keşke", "ulan hayat ne boş be zaman değerli olsa ne olur olmasa ne olur" diyenlerin mutlaka izlemesi gereken film. kaybetmek istediğiniz zamanı hakkıyla veren boktan bir filmdir.
aslı Michael Curtiz'in yönettiği 1933 tarihli Mystery of the Wax Museum olan film. 1953 tarihli vincent price'ın başrolde olduğu bir yeniden çevrimi vardır.
müzesi ve atölyesi finansörü tarafından sigorta yolsuzluğu maksadıyla kundaklanan heykeltraşın, bir şekilde yangından kurtulup terör estirmesini konu alır. her ikisi de izlenesidir. 2005 versiyonu ise saçmalık.
yıllar yıllar evvel, hatırlıyorum da atv bu filmi vermişti akşam saatlerinde. annannemin evindeydim o gün ben de. evde iki kişiyiz sadece. kadın 60 küsur yaşında, televizyonun ekranından fırlayıp beni öldürmeye yeltenecek olan canavarlara tek başına karşı koymaya gücü yetmez, onun da farkındayım. ama ne yaparsın meraktan açmış izliyorum filmi. 10-11 yaşlarındayım, annanemin arkasına saklanmışım; anneanne kötü adamlar gidince söyle diyorum. o da uykulu halde tamam tamam diyor, muhtemelen beni duymadı bile. ilerleyen dakikalarda şu diyalog geçiyor aramızda
b: anneanne gittiler mi?
aa: hı, kim?
b:kötü adamlar annanne, gittiler mi?
aa: he oğlum he gittiler.
b: hı tamam o zaman çıkıyorum arkandan?
aa: çık oğlum
b: çıkt.. anaaaanneeeee aağağağ o ne yaaa ühühühühühü :'( hani kötüler gitmişti?
aa: ben iyi sandım o herifi zaa xd
o gecenin sabahı dudağım uçuklamıştı. nasıl korkmuşsam artık. biz de böyle delikanlıyız, ehehe.
o gün bugündür unutamam bu filmi, aklıma geldikçe gülerim.
2005 yapımı amerikan gençlik korku filmi.
Kızlı erkekli kamp yaparken, bal mumundan canlı canlı heykel olan gençlerin ibretlik öyküsü.
Ağzına tutkal sürülmüş elisha cuthbert ablamızın yardım isteyen parmağının, yan keskiyle kopartıldığı sahne ürperticidir.
Hatta gece izlerken altınıza edebilirsiniz korkudan.