6. sezon açılışı ile ağzıma sıçmış dizidir. foseptiğe döndüm lan yeter.
--spoiler--
piyano resitalini kısa kesmişler, olmamış. house ile wilson'un telefon muhabbeti çok iyiydi. kısa, öz ama seyirciyi anında vurdu. alman ablamızın da house'un eski karısı stacy'e benzediğini düşünüyorum. pek bi manidar.
--spoiler--
Sherlock Holmes güzelim ülkemize hafiyeleri musallat etmişti. Allah bilir House sayesinde de üfürükçülerimiz alternatif tıp sayesinde kısırlık, bel fıtığı ve basur tedavilerinde çığırlar açacaklar, gerçek yetenekli eğitimli doktorlarımız da 30 yıldır olduğu gibi yabancı ülkelere kaçacaklar. Zaten Türkiye'de uygulanan tıp zaiyatının nasıl mantıklı açıklaması olabilir? En basit bir cilt problemi için ülkem doktorlarına başvurduğumda basit bir ilacı yazamadılar. Zorttirik tıpları ezberleye ezberleye bitirip gerçek güzel üniversite mezunu azimli mecburi görev yapan doktorların yerine geçiriliyorlar. House'un bununla ne ilgisi var diyecekseniz, bu diziyi izleyen bizim <algılayışımız> da çarpılıyor. Saçma reçetelere vardır bir keramet diyerek teslim oluyoruz. Üzerimizde her türlü fiziki psikolojik medikasyon deneniyor da farkında olmuyoruz. Geçen zamanda tavuk gribinden de kene kırım kongosundan da deli danadan da en çok hangi ülke etkilendi? Bir domuz gribini geçiremediler ondan da şüpheliyim!
Diyeceğim o ki, örneğin Abdülhamit Sherlock Holmes hayranı olarak Hafiye teşkılatı kurmuştur ülkemizde, sonra da bunlar gidip ingilizlere çalışırlar. Şimdi Eczacılık'ı öldürmeye doktorluğu doktorculuk'a çevirmeye çalışan Recep bey de belki milletin başına nasıl bir bela silsile edebileceğinin farkında mıdır? Bu ve benzer dizilerin etkisi yabana atılacak gibi değildir. Krizden dahi en az etkilendirilen piyasa Hollywood piyasasıdır. Şimdi <epidemic> denen salgın hastalkların bir numaralı denendiği yer Çin ve Hindistan'idiyken, bunun rotasının gittikçe türkiyeye çevirilmesi için geçerli neden var. Nedir bu? Çin ve Hindistan biri el emeğine biri kafa emeğine dayalı her işi yapıyolar da ondan. Bu oranin "geçirilmiş" yönetiminin de işine geliyor. Şöyle ki mühendislik matematik okuyan Hintliler kafalarını memleket meselelerine yormaya, gece gündüz çalışan Çinliler kominizmden sıyrılmaya fırsat bulamıyor. Peki yeni tür Genetik icadı hastalık ve problemlerin yaygınlaştırılıp yayılacağı yeni merkez neresi olacak? işın cevabı zaten uygulamaya konulmuş olmasında. Adamların yumuşak güç uygulayarak çakallıkla yoketmeye azimli oldukları ülke bizimki değil mi? Tek kurşun atılmadan eğitimimizi, sanayiimizi, ekonomizi, iletişimimizi ve hatta savunmamızı onlara geçirmedik mi? Bir başka örnek bulabilir misiniz?
Şimdi bu gibi diziler bir şekilde serbest piyasadan yükselebildikten sonra, yani insanların eleştri sınırını bir kez kırdıktan sonra çok büyük değişime tabi olurlar, kullanılırlar ve ilk baştaki cazibelerinden saptırılırlar. Mesela (bkz: how I met your mother) isminden de anlaşılacak bir "aile" dizisi olarak başlamışken son bölümlerinde herkesin herkesle yattığı ve bir türlü tatmin olamadığı bir dizi haline gelmiştir. Mesela (bkz: Lost) mistik bir başlangıca ev sahipliği yapmışken zamanla iyilerin kötü, kötülerin iyiye dönüşebileceği ve kafalarımızı çok karıştıran maksatlı bir forma bürünmüştür. HousE'un nolabileceğini de izin verin ben hayal edeyim: Bir dizi var çok tutuyor. Aslında bunun nedeni adamın karizmasının Jack Bauer karizmasından fazla oluşu değil, insanların türlü hastalıkları görerek, kendi hallerine rahatlamaları sebep. Yani psikolojik olarak "benden beterleri var" denen bir meditasyon şekli. Bu direnç kırıldığında içeri ne sokulabilir?:
Eğer ben olsam, zaten dizide halihazır var olan Tanrıtanımazlığa ek birsürü "olur olmadık" hastalık sokarak insanların Şamanist düşüncelere daha çok yönelmesine ve modern tıptan alternatif tıbba doğru kaymalarına yol açarım bu bir. ikincisi hastalıkların sebeplerini "başka yerde aramaya" şartlandırılan hastalara ilaç satımının ötesinde, istediğim kimyasalları kullanarak onlar üzerinde yapabileceğim testi mükemmel bir yere doğru çekebilirim! Yani hem genetik oyuncakla bir hastalık oluşturuyorum (bkz: kırım kongo) hem bunu dağıtmak için engelleri ortadan kaldırıyorum "tavuk gribi nedeniyle parazitleri ve keneleri yiyen türlü kuşun soykırımı" hem de insanları "benim istediğim" şeyleri tüketmeye yönlendirebiliyorum! Bir türlü şifa bulamayan halka ise neden biçilmiş kaftan: "E house gibi bir doktor yok da ondan!" Çoğu eczazılık sektörüne indirilen baltanın nedenini WallGreens benzeri WalmartPharmacy benzeri zincirler açmak siyasilerin de bundan kar edeceklerini düşünmeleri sanıp konuyu erken "kapıyorlar". Esas neden Türkiye ve Türklere biçilmiş kader! Çünkü Türkiye bir Çin bir Hindistan hiç olmadı, Türkiye hep yönetti! Bugünkü açılımların Türkiye'yi parçalama girişimlerinin de altında onu bir rakip olarak görmek yatıyor. Garson olsunlar, temizlikçi olsunlar, yurtdışında pompacı olsunlar ama yönetmeye hiç bulaşmasınlar. Başlarına koyduğumuz çürümüş siyasetçileri, belediye başkanlarını 4 5 dönem tutacak kadar para dökelim yeter, bu halk o zaman soğuyacaktır insan yönetme sanatından! Tarihteki en büyük yöneticileri ve liderleri çıkarmış olsa da!
Yapmadılar mı? Geçmişten mi bahsediyorum, gelecekten mi? Yoksa bir doğru şeklinde 100 yıldır aynı oyun mu ne yana bakarsak bakalım! Yurtdışında okurken de yurtiçinde çalışırken de gördüklerimi yazıyorum. Bir "house" deyip geçmeyelim, doğru bir yanı var dizinin heyhat: "Bazı hastalıklar kendini gizlemede çok sinsi, semptomlarını saklamada çok başarılı, konakçı hücresi ölene kadar kendini belli etmemede çok azimkar olabilir." Sizce de öyle değil mi?
yeni sezonu başlamış dizidir.
--spoiler--
house deliler hastahanesindeyken gerek doktor, gerekse hastalarla ilişkisiyle aynen bir one flew over the cuckoo's nest havası yakalamış. tabi sonra akıllanıyor sanki efendi oluyor ama yemeyiz efendim biz bunları, yine numara yapıyor ipne.
--spoiler--
uludağ sözlük'te hakkında bu kadar az entry girilmesine şaşırdığım süpersonik dizi. her tıpçının hayali house gibi bir doktor olmaktır bence. karizma adamda vücut bulmuş resmen. çok iyi oynuyor ama breaking bad sürdükçe emmy onun için hayal gibi.
ilk 5 sezondan farklı bir açılışla 6.sezona başlayan süper dizidir.
--spoiler--
akıl hastanesinde geçen ilk iki bölüm her sahnesiyle çok güzeldi. House şimdilik iyileşti gibi görünse de çıkacaktır yine sorunları bence.
--spoiler--
cameron* un ekipten ayrılacak olmasına fena halde üzüldüğüm dizidir. yapılır mı lan bu bana? bunca sene platonik ve şizofrenik bir aşkı boşuna yaşamışım. hepsi o cenabet chase'in yüzünden. uğursuz ibne. bitirdin güzelim kızı. oysa ki ben bu kızı evimin kadını, çocuklarımın anası yapacaktım. böüeeeee.
6. sezona yaptığı müthiş girişten sonra sezonun 2. bölümü epic fail ile yine ağızları açık bırakan, özlediğimiz house a ve daha fazlasına kavuşmamızı sağlayan muhteşem dizi.
--spoiler--
bölümün adından ve zaten her an böyle bir şey beklememizden kaynaklanan endişemiz vicodin sahnesiyle zirve yapsa da, house her zamanki gibi bizi ters köşeye yatırdı ya, daha azını da beklemezdim zaten.. ayrıca biricik housecuğumuzun klasik sarcastic ve jerk havasından bir şey kaybetmediğini görmek içimizi rahatlatmıştır.. wilsonla yaptıkları ball muhabbetine ve yemek sahnelerine hiç girmiyorum bile*.. tüm bunların dışında teknik açıdan da süper ötesi bir bölüm olması da dikkatlerden kaçmadı.*
--spoiler--
yok ya bu bi dizi değil başka bir şey diyorum inanmıyosunuz, ayrıca emmy bu yapıtı kendi bünyesinde aday göstermeye bile layık değil ya, neyse.. yani sevgili yapımcılar ve biricik hugh laurie'ciğim boşverin yahu emmy kimmiş! bu adamda* bu dünya ötesi seksapel ve bu kocaman yetenek varken, sizde de bu acayip orjinallik ve yaratıcılık varken, siz çekin bi 600 sezon** daha, 600ünü de izlerim ben!!*
6. sezon dördüncü bölümü the tyrant ile izleyiciyi bir kere daha 'oha falan' eden dizidir.
--spoiler--
''milyonları kurtarmak için bir kişiyi öldürürmüsünüz?'' sorusuna en net cevabı verip bir kere daha takdirimi kazanmıştır. saygı duyuyorum, saygı duyuyorum.
--spoiler--
wilson : if u need to talk, if u need more help..
house : i'm just tired!
wilson : i'm right here..
house : great! can you be "right here" somewhere else?
dizinin büyük bölümünün tıbbi terimler içermesine rağmen 6 sezondur takip eden herkesin rahatlıkla her konuyu anladığı gelmiş geçmiş en güzel dizilerden biri.
(bkz: Hugh Laurie)
(bkz: gregory house)
(bkz: diagnosis)
gregorym houseum canım. izledikten sonra insanın ingilizce konuşası geliyor. valla bak. bi de her şeye hayati bir vaka gibi bakıyorsun ki bu da hiç hoş değil.