hour of the wolf

    4.
  1. isveçli usta yönetmen ingmar bergman'ın çektiği en çarpıcı filmlerden biri olmakla kalmayıp, avrupa sinema tarihinde çok önemli bir yer arz etmektedir. belki de hepimizin bildiği alışılagelmiş gerilim filmlerinin hepsini çürütecek güce sahiptir, seyredenin psikolojisiyle ciddi bir biçimde oynar. filmin kimi sahnelerinde korkutucu sahnelere eşlik eden atonal ve rahatsız edici bir orkestral müzik de, tamamlayıcı unsur olarak katkıda bulunmaktadır. ayrıca, bergman'ın çok sevdiği bir mozart operası olan sihirli flüt'e dair çarpıcı bir gönderme yer almaktadır.

    film, iki karakteri esas almaktadır: bir ressam ve onun karısı. ressam, tipik bir pesimist sanatçı profilini çizmektedir, kendisini halktan izole etmiş, soyutlamış, ancak bu şekilde sanatına konsantre olabileceğine karar vererek, kimsenin yaşamadığı bir uçurum yakınında ev yaptırmıştır. hayatında "gerçek olarak" yer alan tek kişi hayat doluluğu ve saflığı temsil eden karısı vardır, ki bu kadın tüm olup biten trajik olayların ve sonucunda engellenemez bir biçimde gelecek olan katastrofun zavallı bir tanığıdır. ancak filmin daha da rahatsız edici bir unsuru olarak yer alan figürler, ressamın "ilham kaynakları" olarak adlandırdığı, ancak gitgide yokedici güce dönüşen hayaletlerdir. hayalet kavramına inanan biri olarak, benim düşüncem ressamın kendini insanlardan soyutlayıp kendine göre çeşitli varlıklar yaratıp onları çağırması, onu tam bir felakete sürükler. ancak hayalete inanmayan biri de pekala şöyle değerlendirebilir: o, kendi kendini deliliğe sürükledi. her iki yolda da, tipik bir "yok olan sanatçı" figürü ile karşı karşıyayız.

    uzun lafın kısası: şu ana kadar seyredilmiş tüm gerilim filmlerini unutturacak bir başyapıt olarak kurdun saati, son sahnesinin ardından bir süre ortalıkta rengi atmış ve ruh gibi dolaşmamıza neden olabilmektedir. kesinlikle!
    2 ...
  2. 1.
  3. ingmar bergman imzali buram buram kuzey avrupa kokan film.
    (bkz: vargtimmen)
    1 ...
  4. 2.
  5. 3.
  6. Filme de adını veren "kurdun saati" kavramı, isveç'te güneşin doğuşuna bir saat kala başlayan süreyi anlatmak için kullanılıyormuş. Kurdun saati, filmin kahramanları olan ressam Johan Borg ve karısı Alma Borg ile birlikte filmin en önemli üçüncü kişisi olarak karşımıza çıkıyor.
    Vagtimmen'de ressamın ve karısının dış dünyadan kaçıp sığındıkları bir adada yaşadıkları anlatılıyor. Bir yandan dış dünyada anlatılanları izlerken, bir yandan da dünyayı, Johan'ın beyninin süzgecinden geçmiş şekliyle görüyoruz. Böylece ortaya, günümüzün popüler sinemacısı David Lynch filmlerini öncüleyen, görsel açıdan son derece doyurucu, diyaloglarıyla da "sevgisiz bir dünyanın sefaletini" yüzümüze çarpan bir film çıkmış.
    Son bir not, geceleri bir türlü uyuyamayan Johan Borg'un karısıyla sabahladıkları bir gecede, kurdun saatindeki her bir dakikanın uzunluğu üzerine konuştukları, ve her 1 dakikanın 1 saate bedel olduğunu test ettikleri ve yalnızca saatin tik-taklarının duyulduğu sahne gerçekten çarpıcı. Gürültünün hakim olduğu günümüz popüler sinemasına 1967 yılından verilmiş bir cevap sanki
    1 ...
  7. 5.
  8. bergman filmi. diğer filmleri kadar içine almasa da, gerçek nerede hayal nerede tam olarak netlik kazanmasa da o sürreal havası yine de içine alır. ve görürüz ki david lynch ne kadar da etkilenmiş ve daha da ileri gitmek için uğraşmış eraserhead'de.

    johan'ın alma'ya anlattığı, kendi çocukluğunun aklına geldiğini söylediği sahneyi, fanny och alexander'da çekmiştir yıllar sonra. ve bergman'ın kendi çocukluğunun etkileri sanırım bir çok filminde görülüyor bir şekilde. *
    fazla sözün kısası bergman'a övgüden başka bir şey yazmak, söylemek sadece hadsizlik olur.
    1 ...
  9. 6.
  10. pek eurovision şarkısı gibi olmamış ama güzel parça.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük