15 Kasım 1955'de Abdulhamid Damollam ve Fetheddin Mahsum önderliğinde Çin Komünist hakimiyetine karşı yapılan silahlı ayaklanmadır. Bu ayaklanma komünist Çinlilerin Doğu Türkistan'ı işgal etmesinin 6. senesine rastlar.
bakınız Mehmet Emin BATUR, 2003 teki makalesinde, çok güzel özetlemiş.
not: destansı entry gibi duruyor ama, lütfen sabredin.
--spoiler--
15 Kasım 1955'de Abdulhamid Damollam ve Fetheddin Mahsum önderliğinde Çin Komünist hakimiyetine karşı silahlı ayaklanma yapıldı. Bu ayaklanma komünist Çinlilerin Doğu Türkistan'ı işgal etmesinin 6. senesine rastlar.
Bu 6 yıl içersinde Çinli'ler tüm dehşetiyle halkı çeşitli yollarla baskı altına alıp "Kira bedelini azaltmak, zorbalara karşı koymak, Çin hakimiyetim sağlamlaştırmak, toprak reformu, komünist devrimine karşı olan unsurları yok etmek ve üçe karşı hareket" gibi kampanyalarla Doğu Türkistan halkını ezerek, baskı altında tutmaya başlamışlardı.
Bu baskıların başında karşı devrimci diye yakaladıkları kişileri, zorla ellerini bağlayıp, sokakları dolaştırdıktan sonra, meydana zorla topladıkları kalabalığın önüne getirip sorguladıktan sonra hemen kalabalığın önünde kurşuna diziyorlardı. Bu gibi katliamlarla halkımızı korkutup, etrafa dehşet saçmakla idiler. Bu ve benzeri zulümler karşısında halkımız çaresizlik içinde kalmıştı, istilacılar ise yaptıklarından gurur duyuyorlardı, Burhan Şehidi, Urümçi Radyosu'nda yaptığı konuşmasında "Çin Komünist Partisi ve ordusunun gücüyle karşı devrimciler yakalanıp öldürüldü, bir kısmı hapse atıldı. Bu gibi tedbirler sayesinde yurtta asayiş sağlandı." diyordu (1).
işte böyle bir vaziyette kendilerini çok güvenlikte hisseden Hoten'deki Çin Komünist güçleri bir gece yarısı aniden patlayan el bombalarının gürültüsüyle sıçrayıp uyandılar. Ertesi sabah 15 Kasım 1955'de Hoten halkı şehirde ilan edilen sıkıyönetimden sonra Atçüy ayaklanmasını öğrenmiş oldular, Hoten, Çin Komünist askerleri tarafından kuşatıldı. Çin askerleri evleri basarak, önlerine çıkanları yakalıyorlardı. Hoten garnizonu ile Şorvağ köprüsü civarında çarpışan mücahitler yenilmişlerdi.
Bu ayaklanmanın kısaca özeti şudur:
Aralık 1954'de Hoten'in Atçüy kentinde Niyaz Beğ Hacı'nın evinde Karakaşlı Abdulhamid Damollam ve Fetheddin Mahsum'un önderliğinde kurulan "Teşkil-i Necat" Partisi'nin toplantısı yapıldı. Bu toplantıda 15 Kasım 1955'de ayaklanma kararı alınmıştı. Bu karar gereğince Fetheddin Mahsum öncülüğünde bir bölük mücahitler Atçüy'deki "Emgek Bilen Özgertiş" hapishanesine baskın yaparak muhafızların silahlarını aldılar. Hoten kalesindeki garnizona hücum ederek şehri ele geçirmeyi planlamışlardı.
Planın birinci kısmı gerçekleşti. Yani muhafızların yedisi öldürüldü, silahlarına el kondu. Fakat mahkumlar içerisinde ömür boyu hapse mahkum olan Vang isimli milliyetçi Çin albayı mücahitlere katılıp arabayı sürmede yardımcı olmak ister ve mücahitleri alıp yola çıkar. Zaten Çinli olduğu için Türk düşmanlığı damarı kabarır, mücahitlere oyun oynayıp, arabayı son hızla sürüp, askeri kışlanın yanına geldiğinde korna çalmaya başlar. Kışladaki askerler mücahitlere saldırırlar. Durumu kavrayan mücahitler dağılır.
Aynı gece telgrafhane, polis idaresi ve Yurungkaş köprüsünü kuşatmakta olan mücahitler de yenilgiye uğradı. Fetheddin Mahsum ve başka mücahit liderleri halk arasında gizlenirler. Meydana gelen bu ayaklanma Çin komünistlerinin Doğu Türkistan'ı işgal ettikten sonra yapılan silahlı ayaklanmanın birincisiydi. Hoten halkının böyle bir ayaklanma yapacağı Çinlilerin hayallerine dahi gelmiyordu. Ayaklanma neticesiz sona ermesine rağmen, bunun tesir ve yankılan yıllarca devam etmiştir. Zulüm ve kızıl terör yüzünden ümitsizliğe düşen halkımızın gözü açılıp Çin hakimiyetine karşı gizli ve açık karşı koyma hareketi devam etmeye başladı. (Bu konuya sırası geldiğinde değineceğiz.) Bu hadise Çinlileri büyük endişelere düşürmüş olacak ki, Merkezi Hükûmet, Eyalet Hükûmeti, Çin Haber Alma Teşkilatı ve Parti Merkezi'nden soruşturma ekipleri peyderpey. Hoten 'e gelip olayı büyük bir titizlik ve tedirginlik içerisinde soruşturup araştırmaya başladılar. Bu soruşturma işi yıllarca sürdü. Sonuçta yeni siyasî müeyyideler kondu.
On sene müddetle Hoten'den yüksek okula alınacak öğrencilerin sayısını asgariye indirdiler. Hoten'e yeni yapılacak fabrika ve diğer iş sahaları on yıl müddetle donduruldu. Hoten vilayetinden diğer vilayetlere gidiş gelişler kısıtlandı. Acil durumlarda Hoten'den başka şehirlere gidecek olanlara resmi dairelerden izin kağıdı alma mecburiyeti koydular.
Ayaklanma akamete uğradıktan sonra bu mücadelenin öncüleri halkın içine karışıp gizlenmişlerdi. Çin yöneticileri ivedilikle bu ayaklanmaya katılanları yakalayıp, ikinci bir Atçüy olayının meydana gelmemesi için geniş çapta tutuklama yapma kararı almışlardı. Aynı zamanda halk arasına şöyle bir söylenti yayılmıştı: "Atçüy ayaklanmasını yapan liderler Karanlıkdağ (Hindistan hududunda) da Mehmed Emin Hazret'in (Buğra) askerleriyle birleşmişler, yakında Hoten'i ele geçireceklermiş, ayaklanma liderleri Çin kuvvetlerince ku şalı liri arsa gözden kayıp oluyormuş veya kuş olup uçup gidiyorlarmış." gibi rivayetler etrafa yayılıyordu.
Hükûmet yetkilileri bu söylentilerin esassız olduğunu bildiği halde bu söylentileri bahane ederek Hoten başta olmak üzere tüm Doğu Türkistan'da genel bir tutuklamaya giriştiler. 1956-59 yılları arası devam eden bu tutuklamayı "Halkı aydınlatma ve olayları açıklama" sloganı altında büyük bir çapta yürüttüler. Tutuklananlardan büyük bir kısmı din adamları, tüccarlar ve aydınlardan oluşuyordu.
Bu tutukluları "Öğretim Kursları" ismini ver dikleri kamplarda toplayıp onları ruhen ve cismen işkence altında ezdiler. Bunları birbirleriyle karşı karşıya getirip, içlerinden vicdansız kişileri bulup çıkararak bunlara "Aktıplar" ismini verip, milliyetçilere saldırttılar; yalan ve iftiralarını desteklediler. Bu tür kişiler vasıtasıyla gizlenmiş olan mücahit liderlerini yakalama yollarını buldular.
Örneğin bu öğretim kurslarında bulunan ve 1949'da hacı olup dönen Yop Yurungkaşlı Ruzi Molla'yı ortaya çıkarıp şöyle bir yalan söylettiler: "Ben Mehmet Emin Hazret (Buğra) ile Çongtaşta (2) karşılaştığımda kişi bana biz yakında döneceğiz, Hoten'e vardığımızda akrabalarımdan olan Abdülkerim Hacim ile bağlantı kurup bizden haber bekleyin" demişti diye tamamen yalan bir hikaye uydurmuştu (3). Bu yalanlara dayanıp Hoten ve Karkaş'ta Mehmet Emin Hazret'in bazı yakın akraba ve muhitleriyle 1933'de cereyan etmiş olan Hoten ayaklanmasına iştirak eden kişilerin hepsini tutukladılar.
Bunları akıl almaz işkencelerle eziyet edip, şu şekilde söyletmek istediler: "Atçüy ayaklanması dışardan Mehmet Emin Hazret'in direktifleriyle olmuştur" Bunda muvaffak olamadılar. Fakat bu tutuklular içerisinde Mehmet Emin Hazret'in amcaoğlu olan Abdülkerim Hacı'yı sorgu sırasında elinden asıp döverek şehit elliler. Turdu Muhammed Ahun bilinmeyen bir sebepten hapishanede öldü. Abdülnebi Kari Hacını, Haşur Niyaz Ahunum, Muttellip Ahun Damolla ve Ruzi Met Ahunum ve başkaları sorgu sırasındaki eziyetlere dayanamayıp ölmüşlerdir.
Bu "Öğretim" sırasında bazı hainlerin bilgi vermesiyle Fetheddîn Mahsum başta olmak üzere bazı kişilerin iki sene müddetle gizlendiği Tosalla köyünden 10 Şubat 1957'de yakalayıp, l Mayıs 1958 tarihinde Fetheddin Mahsum'u şehit ettiler.
Abdulhamid Damollam başla olmak üzere bazı mücahitleri 4 yıl sonra Karakaş kazasının Yava isimli yöresinde gizlendikleri yerden yakalayıp Nisan 1959'da şehit ettiler.
Hoten Atçüy ayaklanması çok kanlı ve zalimâne bir şekilde bastırıldıktan soma Çin Komünist kuvvetleri, Hoten halkı, genelde tüm Doğu Türkistan halkı artık ayaklanma yapamaz düşüncesinde idiler. Lakin Atçüy Ayaklanması başarısızlıkla neticelendikten sonra da bu iş bitmedi.
Mehmet Emin BATUR 15-16 Kasım 2003
Kayseri Gündem Gazetesi
--spoiler--
günümüz de ise 29.03.2008, tarihinde uramçi ve hoten de çin hükümeti sokağa çıkma yasağı uygulayarak ve anma gününden önce otel ve pazarlara bildiri dağıtarak engelleme yapmağa çalşmış. ancak 1000 kişiye yakın insanın sokağa çıkmasını engelleyememiştir. sonuç olarak ise 10larca yaralı, yüzlerce tutuklı.
ancak olayın ilginç bir yanı var, bu olayla ilgilenmek isteyen dünya basınından bu durum gizlenmeğe çalışılıyor: