'88 yapımı japon animasyon filmi. 2. dünya savaşı sırasında genç bir çocuk ve kızkardeşinin yaşadıkları anlatılmaktadır. dramdır. ağlatabilir. ing. (bkz: grave of the fireflies) türkçesi "ateşböceklerinin mezarı" gibi bi'şey.
edit: "genç bir çocuk" ne demek lan. *
türkceye "ateş böceklerinin mezarı" olarak çevrilmiş, bir isao takahata filmi.en acıklı anime olarak kabul edilir.yer yer izlerken gözlerinizin dolmasına neden olacak bu film, kimi eleştirmenlerce en iyi savaş filmleriyle boy ölçüşebebilecek bir animedir...
izlerken insanı gözyaşı seline boğan, Setsuko'nun "neden ateş böcekleri bu kadar çabuk ölüyor?" repliğiyle meşhur, etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız, animeleri çocukça çizgi filmler zanneden zihniyete en güzel cevabı veren anime.Eğer hüngür hüngür ağlamak istemiyorsanız bu animeyi izlemeyin sakın.
"21 eylül 1945te öldüm..."*
şeklinde bir girişi olan, izleyip izlenebilinecek en acıklı ve gerçekçianime.
ikinci dünya savaşının japonya'sında 14 yaşındaki fedakar abi seita ve 4 yaşındaki kız kardeşi setsuko'nun yaşadıkları anlatılmaktadır. "gelin savaşa bir de çocukların gözlerinden bakalım" demek gibi bir film.
anlatılamayacak kadar etkileyicidir, iç burkar. hassas bünyeleri fazlasıyla üzer. hüngür hüngür ağlatabilme potansiyeli yüksek, çok çok etkileyici sahnelere sahip,çocuk masumiyetinde bir yapım.
orijinal hikayesinin ayuyuki nosaka'ya ait olduğu, isao takahata tarafından yazılıp yönetilen, bugüne dek izlediğim en etkileyici anime yapıt.
bir kız var. minicik. sevimli. adı "setsuko". 2. dünya savaşı esnasında abisi ile hayat mücadelesinde baş başa kalmıştır, "seita" ile. seita çocuktur henüz. hem kendine, hem kardeşine bakmak zorundadır. teyzeleri onları baş belası olarak görür ve pek iyi muamele etmez. babaları filodadır, haber gelmez. savaş bitince öğrenir seita, babasının çoktan denizin soğuk sularının dibine gömüldüğünü.. oysa annesi bir sürü cesetle beraber yakılmıştır, kavrulmuştur.. setsuko'ya kıyamaz, annesinin öldüğünü söyleyemez. teyzesi bir an bile tereddüt etmez annesinin öldüğünü söylemekte.. bir gün alır kardeşini bir sığınağa yerleşir seita. bazen çalarak, bazen eşyaları takas ederek yiyecek bir şeyler getirir kardeşine. mutludur iki kardeş, geceleri ateşböceği toplayıp sığınaklarını aydınlatırlar. sabaha ölür ateşböcekleri. ömürleri kısadır. parlarlar. ve sönerler. sonsuza dek... setsuko da ateşböcekleri gibidir, erken söner.. 2. dünya savaşının umursamadığı hayatlardan biri daha karışmıştır bilinmeze, ölüme çok yaklaşmış abisi seita'yı da yakın zamanda arasına alarak...
Akiyuki Nosakaisimli şahıs başından geçen bütün bu trajediyi savaşın bitiminden 22 sene sonra yazıp yayınlıyor ve 1988'de Isao Takahata tarafından konuya büyük ölçüde sadık kalınarak bu efsane anime yapılıyor.
uzun bir zaman boyunca elimde dolaşan bu filmi sonunda izleme şansı buldum. bu kadar ağır bir film olacağını hiç tahmin etmemiştim açıkçası. filme bakıldığında savaş, açlık, savaş çocukları gibi izleyici çekmek için sömürülmeye müsait konuları inanılmaz bir yalınlıkla anlatarak izleyiciyi kendine hayran bırakmıştır. bir çok eleştirmen tarafından savaş hakında yapılmış en iyi filmlerden biri olarak gösterilmiştir. bende, "bu yaştan sonra animemi izleyecem ulan" diyen bünyeleri alt üst etme kapasitesiyle de ayrı bir hayranlık oluşturmuştur.
son olarak filmin japonca ismi hem A Grave for a Firefly hem de grave of the fireflies anlamlarına gelebiliyor. japoncada isimler çoğul eki almadığı için böyle bir çeviri kaybı yaşanmış.
--küçük spoiler--
filmin içine bakıldığı zaman firefly'ın, yani ateşböceğinin neyin sembolü olduğu belirsiz. setsuko bir sahnede kamikaze pilotlarını ateşböceğine benzetmiştir mesela. ateşböcekleri ile direkt setsuko ve seita'da kastedilmiş olabilir. yönetmen burada izleyicinin yorumuna bırakmış.
--küçük spoiler--
ayrıca böyle başlayan bir filmi sevmemek mümkün değil.
benim gibi cool bir bünyeyi bile ağlatabilmeyi başarmış aşmış anime. bir defadan sonra ikinciyi izlemek gerçekten cesaret istiyor. bir yerden sonra o kadar ağlıyorsunuz ki manavgat şelalesi yanınızda sönük kalıyor göz yaşında boğulayım! en etkileyici sahnesi kesinlikle setsuko'nun çıkıp çıkıp kaybolduğu fonda acıklı şarkı çalan sahnedir. olamaz der, ağlarsınız. yediğiniz onca pahalı ürün boğazınızda kalır. sonra gider bim'den alışveriş yapar, hallerini anlarsınız.
izledikten sonra kız kardeşimin bana
-abi sen son zamanlarda ne kadar değiştin ya. bana karşı melek gibi davranıyosun. ne oldu sana böyle?
şeklinde soru sorduğu film.
hiç bir film beni ağlatamaz derdim. bir anime beni ağlattı.
anime diyerek küçümseyenler, bu da filmden sayılır mı diye düşünenler burun kıvırmakta inat ededursun, izlenebilecek en acıklı filmlerden birisidir. duygu sömürüsünü amaçlayarak yapılmış olduğunu düşünebilmek ise hakikaten kalpsizlik ve acımasızlık olmalı bana göre. nosaka akuyiki' nin otobiyografisi üzerinde küçük oynamalarla oluşturulmuş, insan olduğunu hisseden bütün bünyelerin izlemesi gereken fildir.
duygusal bir bünye için fazlasıyla tehlikeli bir animasyon film. izledikten sonra kendini tutmadan hüngür hüngür ağlayabilmek için yanlız olarak izlenmesi tarafımca tavsiye edilir.
setsuko, seita. küçücük iki çocuk. ve kocaman bir savaş. savaş deyip geçme. devletlerarası savaşın yanısıra annesi, babası ölen bu iki çocuğun, insanlara karşı vermiş olduğu savaşı düşün. ateşböceklerini düşün. setsuko'nun masumiyetini getir aklına.
büyük adamların küçük ve sıradan insanların hayatlarını alt üst ettiklerini düşün.
onlar küçücük insanlardı, savaşta düşman devletle de ittifak devletlerle de alakaları yoktu. sadece yaşıyorlardı ve birgün savaşın ortasında buldular kendilerini. büyük adamlar çok bencil oluyorlar.
setsuko. bakalım, ne zaman kurtulacağım etkinden. hala ağlıyorum.
çok eskiden izlediğim animeye olan borcumu ödemek için yorum yapıyorum.
animelerin başyapıtıdır,şimdiye kadar izlediğim ve beni bu basit gelen çizgi film kadar etkileyen hiçbir savaş filmi olmadı. izledikten sonra tekrar izlemek istedim gözüm yemedi, çünkü öğlen saatlerinde izledim akşama kadar ağladım. ulan bende abiyim, kız değil erkek kardeşim var ama olsun kendimi o durumda düşündükçe, neyse yine doldu gözlerim.
kısmet hep savaşlarıymış bugün. bu kez farklı bir tür farklı bir yapım savaşın arkasından kalan çocuğun hikayesi. isao takahata bu kez savaşı bir animeyle anlatmış. bu kez etkilenen ise çocuklar, belki onların hikayesin en çok izlettirilmek istediği çocuklar... isao takahata, hayao miyazaki'nin öğrencisi olur belli ki çok şey öğrenmiş ve bizi beynimizden vuracak çok acıklı bir anime çıkartmış ortaya. savaşta yaşamaya çalışan çocuklar. bir abi bir de küçük kardeşi anlatmış, ailesinden ona kalan tek yadigar kardeşi. daha oyun oynama çağında bir çocuğun kardeşi için canla başla mücadelesi. savaşın o boktan, o pislik yüzünün arka tarafı. ve izleyici ağlıyor Seita'nın yerine, çünkü onun ne ağlayacak yeri ne de zamanı var.
sarsıcı bir etkisi olan duygusal anime. konu biraz klişe olsada 88 yılı düşünüldüğünde mükemmel bir iş olmuş. atmosferi sizi içine çeker. duygusal insanları ağlatabilir. tavsiye ederim.