hosta iskender, hosta doner derken ankara daki doner pıyasasının buyuk bolumunu ele gecıren, ankaranın her kosesıne subelerıyle doner ulastıran ısletmedır.
döneri gerçekten de çok lezzetlidir ancak ekmekleri çok serttir. daha yumuşak ekmek seçmelerini isterdim. ayrıca ekmek arasına domates, turşu, yeşillik falan koymuyorlar. sadece soğan oluyor bazen. bir dönerci domatesten kaçar mı ya. mesela tunalıda lezzita diye bir dönerci var, adamlar isterseniz dönerden fazla domates, turşu falan koyuyor.
sahane susamli ekmekleri ve aci kivami dehsetengiz pul biberleriyle saha donerleri vardi. sakarya caddesinde oglen tenefuslerinde kosarak gidip dev gibi donerinin cevresinde beklemek gibisi yoktur.
yıllarca hayatın anlamıymışcasına beynimi kemiren, yediğim o bir milyonluk şahane dönerlerden zerre tat alamamamı sağlayan sırrı çözmek gailesi ile bir gece dükkan kapatılamaya yakın, içerde elemanlar temizlik yapıp bir mahalle kahvesi tadında sandalyeleri ters çevririrkene sinsice içeriye sızdım. "abi" dedim, "nedir bu hosta piknik hele deyiverin de bitsin bu dinmez çilem". sıcak yaz günü saatlerce dönerin başında kavrulmuş ve beyni pirinç lapası gibi olmuş bir abi durdu, gözlerimin ta içine baktı ve "auehasdlkhadoğıaso" dedi. ben bunu ilk başta bir random msn gülüşü olarak algılasam da ikinci tekrar da olayın gizemine vakıf oldum. hosta dükkanın sahibinin soyadı piknik de bildiğin piknikmiş. o dakkadan sonra bu ne skim bir gizemmiş, ben de ne denyo bir insanmışım da yıllarca bunun peşinden koşmuşum diyerek bir daha ordan tavuklu döner yememeye yemin ettim. hayallerim yıkılmış, ruhum örselenmişti. bir müddet sonra "mis gibi ucuz döner lan niye yemiyomuşum yiyecem tabiki" diyerek az önce verdiğim sözden de caydım. sonra durdum ve kafamda bir şimşek çaktı. tamam soyadı idi hosta ama hosta ne demekti. bunu da bir daha ki sefer sormaya karar vererek dönerimin içindeki patatesleri elimle tüm ekmeğe eşitcene dağıtarak yola koyuldum.
günlerden bir gün saf saf önünden geçerken, on kaplan gücünde olduğu her halinden belli olan ve camın arkasından kestiğim kadarıyla o an giyinmekte ancak an itibari ile çıplak olmasına rağmen üzerinde siyah kazak varmış gibi görünen dönerci amca her rüyama girişinde ertesi gün yolumu değiştirip yürümeme neden olan bişey.*
eskişehir'de de bir şubesi bulunur. ancak yaptığı köfteler köfteye benzemiyor bir tuhaf, her aldığını fişle bir başka yerden alıyosun saçmasapan bir uygulaması var, döneride o kadar iyi değil alternatifi çok olduğundan tercih sebebi değil.
rezalet ötesi döneri ve köftesi olan mekan.buranın dönerini beğenenlere özellikle güney-güneydoğu illerinde döner yemelerini öneririm,o zaman döner yediklerinin farkına varırlar belki.
edit: çok muhterem eksiciler size tek bi lafım var. eşşek hoşaftan ne anlar.
kadıköy' ü bilmeyen biriyle kadıköy' de buluşacağım zaman tarifini en rahat yapabildiğim yer. çay hariç diğer tüm yiyecek ve içecekler genel anlamda güzeldir. görüntüde hijyeniktir ama işin mutfağını bilemem tabi. uğur dündar' a sormak lazım.