hoşlanmak, karşı tarafı çok da tanımadan oluşuveren bir eylem ne de olsa. bazen bir gülüşe, güneşin yüzüne vuruşuna, ellerini hareket ettirişine hayran oluruz birinin de, sonra hoşlanmaya başladığımıza kanaat getiririz.
huyunu, suyunu alışkanlıklarını net bilmiyoruzdur. zamanla tanıma arttıkça, bazı ayrıntıları öğrenebiliriz. kimi zaman bu ayrıntılar hoşumuza gider, göğsümüzü kabartır '' biliyo musunn tankut dağcıymış okuldaa ağrı dağına tırmanmışş '' , '' ah be birader öyle güzel kız ki, hem de odtu de double yapmış, hem de gönüllü hizmetlerde çalışıyormuş ah ah '' '' ne kızmış hacım yaktı beni,evine de gittik çok sağlam müzik arşivi var hasta oldum ''
vs cümlelerle anlatırız eşe dosta durumumuzu.
bazen de, o ilk çarpılma anlarının ardından, hoşlandığımız kişinin gökhan özen in sesini duyduğunda mest olduğunu, tv da görünce, gözlerinin faltaşı gibi açıldığını, muza doğru ilerleyen maymunlar gibi hipnotize şekilde ekrana kitlendiğini, hatta ileri vakalarda odasında poster vb bulundurduğunu öğreniriz.
kız ya da erkek farketmez.. '' çok delikanlı çocuk bu bak kuaför dövme, hapiste paşa paşa yapma her yol var hem de adeta ben gibi solaryumlu, çarpık gülüşüne gurban olam '' diye düşünen bir genç delikanlıya gönül düşürmek üzere olan kızlarımız olabilir. aman dikkat.
