daha önce de belirtiğim gibi uludag sozluğun bünyesinde barindirdiği en kaliteli yazarlarindan biriydi kendisi. biraz önce birinci nesil silik oldugunu öğrenmi$ bulunmak ile birlikte üzüntü yaratmi$tir. umarim farkli bir yoldan kendisi ile irtibata gecebilirim.
"23 şubat 2009, Pazartesi 22:09" itibariyle şahsıma özel mesaj atmış yazar.
bu mesajtan birkaç saat sonra sözlüğe veda yazısını yazmış, (#4754746) arkasına bile bakmadan, uzak diyarlara yol almıştır. pek de iyi değildi son mesajı. biraz buruk, biraz sitemkar, biraz da ironik. böyle gitmesini istemezdim sözlükten. umarım geri gelir ve yaşanan küçük tatsızlığı, tatlıya bağlarız...
bize özgü bir sözcüktür. hoş-ab yani hoş su anlamına gelir. günümüzde taze meyveden yapılana komposto, kuru meyveden yapılana hoşaf denmekte olsa da geçmişte her ikisine de hoşaf denirmiş.
osmanlı mutfağının en önemli parçalarından birini oluşturur. osmanlı zamanında sofranın ortasına büyük bir hoşaf kasesi konulur ve özel yapılmış fildişi ya da şimşir kaşıkla içilirmiş.
''yemekten sonra altın leğen ve ibrik, miskli sabun ile eller yıkanıp meydanı muhabbete bağa(kaplumbağa kabuğu), sedef, demir, akik hoşaf kaşıkları geldi ki, her biri birer hazineye değer. sair 50 mehpare(ay parçası) köleler dahi ellerinde 50 adet kase içre tam 50 çeşit hoşaf getirdiler ki, vasfından acizim...''
gitmişti. arkasından ağıt bile yakmıştım. sonra dönmüş. hemide epey olmuş. insan bi haber verir yahu.(şimdi mesaj atsa "sanane lan" dese ne bozulurum he.)
özenti. evet. neden özenti? şu sebepten: sözlüğü bırakıp bırakıp geri dönmek, bırakıp bırakıp geri dönmek, bırakıp bırakıp geri dönmek, bırakıp bırakıp geri dönmek kimin işi? tabii ki benim. arkadaşım, her şeyimi örnek alma. sadece iyi taraflarımı örnek al. bu iyi bişey değil. tamam örnek alıyorsun beni kendine, özeniyorsun ama, bi yere kadar!
şaka bi yana (evet, şaka bi yana diyecek kadar yaşlanmış olabilirim), ben askerdeyken kaçıp gitmiş diye epey üzülmüştüm. hatta az önce karnıma sancılar girdiydi. o derece. demek ki, nick altı entryleri sondan başlayarak okumak gerekiyomuş. yok yere gerilim yarattık bilader. elim ayağım titredi.
hak ettiği değeri göremedi geyiklerine girmiyecem şimdi. bu kadar süper yazan bi adamın nickaltı niye 5 sayfa diye isyanlara da koşmıycam. hatta bundan gizli bir zevk bile alıyorum gibi. herkesin sevdiği adamı sevmem ben aga. az ama öz takipçisinin olması daha güzel. sadece bilmesi gerekenlerin bildiği, yıllardır süper köfteler yapan, masaları hala eski, tabakları alüminyum, peçete yerine saman kağıdı bulunduran köfteci gibi.
lakin, yazdıkça heyecanım mı geçti nedir, şunu gördüm ki; ne yalamışım lan adamı. coştukça coşmuşum resmen.
şimdi bu karmayı hoplatanlar istatistiğinde 1 artıran yazarların listedeki yerleri neye göre belirleniyor? misal neden hosaf benden 1 sıra üstte. gerçi hosaf'ın moderasyona olan yakınlığı uzun süredir cemiyette bilinen ve konuşulan bir şey. zall'la dolmabahçe sarayı'nda gizli görüşmeler, kendisine tahsis edilen zırhlı klavye falan. şimdi bunun şeyini yapmayalım şurda.**
film kültürü olan, güzel fikirleri olan birinci nesil yazar. neslinin hakkını veriyor. sözlük şanssız ki bu adam en son entrysini 3 yıl önce girmiş.
(#6490058)
(#3821249)
girdiği entrylere bakınca ne kadar kaliteli bir yazar olduğu anlaşılan birinci nesildir kendisi,
fakat yıllardır yazmamaktadır. en güzel entrysi şudur ayrıca:
(#2781613)