felsefe bölümünü bitirmiş biri olarak sol görüşle ilgili bir çok kitabı okudum, felsefi kitaplar okudum.
ziya gökalp okudum.
atsız'ı okumaya çalıştım ama iğrendim, görüş önderi olarak sunduğunuz adam it, köpek, hayvan gibi kelimelerle bildiğin saldırıyor solculara, sokak ağzı konuşan bir adamdan ne yazar olur ne görüş önderi.
eleştirdiğiniz şeylerden de haberiniz yok. telefondan girdim entryi hata yapmam normaldir fakat kendimi değil sol görüşü entelektüel olarak tanıttım.
1844 notlarını okuduysan konuşmaya devam edelim yok okumadıysan haklı olduğumu varsaymaya devam ediyorum. 13 yaşındayım abi. özür dilerim hakkında binlerce yazar tarafından milyonlarca sayfa yazı yazılan bir görüşle, kendini iki tane yazar ile bütünleştiren bir görüşü kıyaslamaktan bile utanıyorum açıkcası.
kuruluşta tutarsız, pratikte uygulanamaz bir ideoloji peşinden gitmesi sonucu okuduğu sayfalaaaaarca kitabın kendini haklı çıkaramaması durumunda -tıpkı diğer yoldaşları gibi- öfkelenen kızıl.
uygulanamaz yada uygulanmamış bir ideoloji değil, tam hatlarıyla uygulanmamış bir ideoloji. şimdi kaynağı götü olan bir sürü kapitalist kaynaklı amerika gazeteleri, anti sosyalist, komünist yayın yapacaktır. sana belli dayanaklar gösterip eleştirecektir. amerika'nın ne olduğuna bak birde. adamın rolexini eleştirenler, ırak'a giriyorlar petrol için.
eşitlik kavramı üzerine kurulmuş ve tüm dünyayı gözeten bir görüştür. uygulansa da, uygulanmasa da mevcut ideolojiler içerisinde en iyi olanıdır. düşmanı liberallerdir. liberal misiniz yoksa milliyetçi mi önce ona bir karar verin.
kapitalizm uygulanan model, kapitalizmi uygulayıp, insanı ezip sömürmeyen bir devlet örneği istiyorum bende. ( kendi sınırlarındakileri ezmediği, devletin insanları ezmediği anlamına gelmez. ingiltere kendi zümresini ezmez, gider afrika'daki sömürgelerini ezer)
etnik kimliksel, faşist ayrımları bir kenara biırakıp, eşitlikten yana olan bu görüşü savunmak ve desteklemekten son derece memnunum.
Senin örneğin şey gibi.
genelev'e tıkmışlar kadınları ailelerinden kaçırıp. son derece korunaklı bir yerde tutuyorlar. kaçmak neredeyse imkansız.
a- buradan kaçmalıyız. bizi pazarlıyorlar, sömürüyorlar, üzerimizden para kazanıyorlar.
b- buradan kaçmak imkansız zevkine bak, bir kaç seferden sonra alışıyorsun. sevilmeye.
kaçmak imkansız ve gereksiz geliyor size, çünkü hipnotize ediyorlar sizi, gözünüzü boyuyorlar türlü yöntemlerle. zincirlerinizi görünmez kılıyorlar ama bu bileklerimizde olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
2 kişiler bunlar kanka apo ile selo. geri kalanı hep asimile edilmiş türkler. ama ne hikmetse mhp'den bile çok sandalye alıyorlar mecliste. sadece diyarbakır nufusu 1.7 milyon ama yine de sen bilirsin.
futbolu sadece iki renk üzerinden değerlendirdiğini ve kulübü hakkında öz eleştiride bulunmadığını üzülerek fark ettiğim ve donuza eklemeye karar verdiğim yazar. eğer benim kulübümü eleştirmesinin yanı sıra " abi burak kendini çok yere atıyor ama bizim mario gomez de hava topuna çıkarken rakibine dirsek atıyor / bizim size derbide attığımız golden önce ofsayt vardı " deseydi bağrıma basar, " haklısın kardeşim " derdim ama böyle bir niyet göremedim maalesef.
kendisini donuza ekler, bu vesileyle sözlüğe donuzu kazandıran zall" a teşekkür eder, kendisini artık okumayacak ve bundan mutlu olsam da futbolu bir gün sadece iki rengiyle değil, tüm renkleriyle sevmesini temenni ederim. o zamana kadar ne yazık ki futbol onun için biraz eksik kalacak.
