"Balzac romanı, bir yanda insanların tutkuları ile öte yanda işleyişi bozduğu gerekçesiyle tutkuyu giderek daha az hoşgören bir dünya durumu arasındaki gerilimden beslenir." Theodor Adorno - edebiyat yazıları*
öldüğünde 51 yaşındadır ama arkasında onlarca ölümsüz eser bırakmıştır. Günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiği söylenen Balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiğnermiş.
henüz 34 yaşında iken ilk büyük aşkını yaşamış yazar. kendisinden tam 20 yaş büyük yedi çocuk sahibi evli bir kadına tutulmuş. ailesinden göremediği ilgi ve desteği gördüğü bu kadına büyük aşk beslemiştir. mektuplarında oldukça tutkulu bir aşığın izleri vardır. vadideki zambak romanındaki henriette'ye ilham olan da bu kadındır. yaklaşık 10 yıl kadar süren bu aşktan sonra ise kendisine mektup yoluyla ulaşan soylu biriyle evli bir hayranına aşık olmuş ve uzunca bir süre görüşemedikten sonra buluşmuşlar. kadının balzac'ı gördüğünde hayal kırıklığı yaşadığı, balzac'ın aşkının ise hararetlendiği söylenir. aradan yıllar geçip kadının yaşça kendisinden büyük kocası ölünce de kadın işi yokuşa sürmüş ve ancak 9 yıl sonra evlenmişler, evlilik sonrası anlaşamamışlar, bu evlilikten 6 ay sonra da balzac ölmüştür. ölürken yanında yaşlı annesi, fenalaştığını duyan victor hugo ve onun misafiri olan türk elçisi vardır. o büyük aşkı onu terk etmiş gitmiştir bile.
zweig balzac'ın gerçeklerden kaçmak için oluşturduğu büyük aşka sığındığını ve esasında kadını da değil bu aşkı yaşatmak istediğini söyler. balzac acılı bir hayat yaşamış ve eserlerinin kaynağı da biraz bu acıdır.
balzac'ın henriette'i bence dünya edebiyat tarihinin en naif, en duru karakterlerinden biridir.
Dostoyevski gibi hep borçlu. Borçlarını ödeyebilmek için sürekli yazmış. Az dedikodu yapalım ölünün arkasında konuşmak gibi olmasın (!) Sen git 17 sene kendinden 20 yaş büyük bir kontese aşık ol, 17 yıl boyunca mektuplaş.17 yıl sonra vuslata er, evlen, sonra git 5 ay sonra öl. Olcak iş mi?
yazdığı romanlara olağanüstü konsantre olup içine girdiği söylenen, saatlerce başını kaldırmadan yazdığı rivayet edilen yazar. öyle ki, gerçek hayatla romandakini birbirine karıştırdığı, yanına gelen hizmetçi ve dostlarına romandaki kişilerin isimleriyle hitap ettiği aktarılır.
Hayatı boyunca borçlu yaşamış ve alacaklılardan kaçmış, kahve düşkünü, söylenenlere göre aşırı kahve içtiği için hayatını kaybetmiş, süslü ve işlemeli bastonlarla gezen, dişleri çarpık ve bu nedenle konuşurken sürekli karşısındakinin yüzüne tükürüren, yazarken ayaklarını su dolu bir leğenin içine sokan, gündüz uyuyup gece yazan büyük fransız edebiyatçı.
vadideki zambak adlı romanında aşkı şöyle tanımlamış ve hatta benim de içinden çıkamadığım sorularla abondane etmiş.
--spoiler--
yepyeni, rengarenk kanatlı bir ruh, kozasını delip çıkmıştı. demek oluyor ki, benim sevgili yıldızım, kendisine tapındığım mavi bozkırlardan aşağı düşmüş, parlaklığını, ışıltılarını, tazeliğini yitirmeksizin bir kadın olmuştu.
aşkın ne demek olduğunu bilmeksizin, birdenbire sevdim. erkeğin en canlı duygusunun bu ilk taşması ne garip şeydir, değil mi? teyzemin evinde birçok güzel kadınla karşılaşmıştım ama hiçbiri bende en ufak bir etki bırakmamıştı. yoksa belli bir saat, yıldızların bir araya gelişi, özel koşulların bir araya toplanması gibi bir şey varda o zaman mı arzu bütün duyguları birden sarıyor, kadınların içinden bir tek kadın bütün arzuyu kendinde topluyor?
--spoiler--
hayatındaki kadınları ve aşkları, onlar icin verdigi mucadeleleri ve annesini okuduktan sonra kitaplari bambaska bir sekilde okunan yazar. kesinlikle okuyun aşklarını.
öldüğünde 51 yaşındaydı ama arkasında onlarca ölümsüz eser bırakmıştı. günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiği söylenen balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiğnerdi.
bütün dünya klasikleri okuma hevesimin içine eden yazar. oğlum o nasıl bir tasvir sanatıdır lan? bak balzac! buradan sana sesleniyorum. arkadaş kasten mi yaptın, nedir yani? okuyucuya nasıl işkence ederim diye çok düşündün herhalde. birader 6 satır cümle mi kurulur. cümlenin ortasına doğru mala bağlıyorsun. adam ol lan!
kendisini atlayıp turgenyev, dostoyevski ve tolstoy ile yola devam edeceğim mecburen.