yazdığı romanlara olağanüstü konsantre olup içine girdiği söylenen, saatlerce başını kaldırmadan yazdığı rivayet edilen yazar. öyle ki, gerçek hayatla romandakini birbirine karıştırdığı, yanına gelen hizmetçi ve dostlarına romandaki kişilerin isimleriyle hitap ettiği aktarılır.
Dostoyevski gibi hep borçlu. Borçlarını ödeyebilmek için sürekli yazmış. Az dedikodu yapalım ölünün arkasında konuşmak gibi olmasın (!) Sen git 17 sene kendinden 20 yaş büyük bir kontese aşık ol, 17 yıl boyunca mektuplaş.17 yıl sonra vuslata er, evlen, sonra git 5 ay sonra öl. Olcak iş mi?
henüz 34 yaşında iken ilk büyük aşkını yaşamış yazar. kendisinden tam 20 yaş büyük yedi çocuk sahibi evli bir kadına tutulmuş. ailesinden göremediği ilgi ve desteği gördüğü bu kadına büyük aşk beslemiştir. mektuplarında oldukça tutkulu bir aşığın izleri vardır. vadideki zambak romanındaki henriette'ye ilham olan da bu kadındır. yaklaşık 10 yıl kadar süren bu aşktan sonra ise kendisine mektup yoluyla ulaşan soylu biriyle evli bir hayranına aşık olmuş ve uzunca bir süre görüşemedikten sonra buluşmuşlar. kadının balzac'ı gördüğünde hayal kırıklığı yaşadığı, balzac'ın aşkının ise hararetlendiği söylenir. aradan yıllar geçip kadının yaşça kendisinden büyük kocası ölünce de kadın işi yokuşa sürmüş ve ancak 9 yıl sonra evlenmişler, evlilik sonrası anlaşamamışlar, bu evlilikten 6 ay sonra da balzac ölmüştür. ölürken yanında yaşlı annesi, fenalaştığını duyan victor hugo ve onun misafiri olan türk elçisi vardır. o büyük aşkı onu terk etmiş gitmiştir bile.
zweig balzac'ın gerçeklerden kaçmak için oluşturduğu büyük aşka sığındığını ve esasında kadını da değil bu aşkı yaşatmak istediğini söyler. balzac acılı bir hayat yaşamış ve eserlerinin kaynağı da biraz bu acıdır.
balzac'ın henriette'i bence dünya edebiyat tarihinin en naif, en duru karakterlerinden biridir.
öldüğünde 51 yaşındadır ama arkasında onlarca ölümsüz eser bırakmıştır. Günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiği söylenen Balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiğnermiş.
"Balzac romanı, bir yanda insanların tutkuları ile öte yanda işleyişi bozduğu gerekçesiyle tutkuyu giderek daha az hoşgören bir dünya durumu arasındaki gerilimden beslenir." Theodor Adorno - edebiyat yazıları*
Realizm akımıyla eser yazan en iyi fransız yazarlardan biri.
Asıl adı Honore Balssa'dır. Ancak ismini Balzac olarak değiştirmiş ve De ön takısını eklemiştir.
Romanda gerçekçilik ve doğalcılık akımlarının bulucusu olarak kabul edilir. Mantıksal bir sıra izleyen olayların her şeyi gören bir gözlemcinin ağzından anlatıldığı, kahramanların tutarlı bir biçimde sunulduğu, kuralları belli "klasik roman tekniğini" Balzac'ın kurduğu benimsenir. Olağanüstü bir gözlem yeteneği ve güçlü bir hafızası vardı. Kendisini başka insanların yerine koyup onların duygularını paylaşmayı biliyordu. Eserlerinde nedenselliği ve arka plan ile karakterler arasındaki ilişkiyi açıklamakta ustadır. Bütün bu özellikleriyle "romanın Shakespeare'i sayılır.