bilimsel temel almak isteyen biri rahatlıkla araştırabilir. holografik prensip yazarsa çok şey çıkacaktır. burada basit bir tanım yaptım ve biraz yorumladım. uzun uzun yazıp bilimsel bir konuyu anlatmak zor.
prensipte evrenimizdeki 3 boyutlu bilgi aslında karadeliklerin yüzeyindeki 2 boyutlu bilgi den ortaya çıkmaktadır. 2 boyutlu bilgi, bizim tanımlayabileceğimiz bir küme olmadığı için gelen bilgiyi 3 boyutlu şekilde convert ediyoruz.
lakin bu durum bize algılama yeteneği ve bir realite kazandırsada bilginin asıl kaynağından gözlemlemizin önünde bir perde gibi. asıl bilgi ve bizim gerçekte olduğumuz nokta saf ve hareketsiz, her şey orada oldu ve bitti. aslında biz burada oranın ölü bir yansımasını seyrediyoruz.
bu durum rüyalarla benzer diyebiliriz çünkü rüyalar aslında bilinçaltındaki bilginin dışa vuran hologramıdır. bütün bilgi toplu halde burada olmasına karşın orada farklı bir realiteyi deneyimleriz. bununla ilgili kısaca anlattım. ilginç oldu. göz atabilirsiniz.
isminin azizliğine uğrayarak çoğunlukla tam olarak öyle olmasa bile "evren bir yanılsamadan mı ibaret?" sorusunu beraberinde getirir. aslen ise karadelik termodinamiği ve hawking ışıması fikirlerinden türemiş bir ilkedir. karadelikte bilginin korunumu paradoksunu kuantum kütleçekim ve sicim teorileri harmanıyla açıklamaya çalışır. bu ilkeye göre evreni üç boyutlu bir küre üzerine işlenmiş iki boyutlu bir yapı olarak tasvir edebiliriz. bu tasvir ise ilhamını başta da bahsettiğim gibi karadeliklerin yüzeyinde bilginin korunması durumundan alır.
biliyoruz ki evrende bilgi hiçbir şekilde kaybolamaz. yani karadeliğe düşen cisimlerin bilgisi karadeliğin iki boyutlu olay ufkunun yüzeyinde kodlanmış bir şekilde duruyor olması lazımdır. bunu ise mayonez ile ketçabı karıştırmaya benzetebiliriz. bu ikisini karıştırdığımızda bir daha eski hallerine geri döndüremeyiz ancak ketçap bilgisi karman çorman bir şekilde de olsa mayonezin içerisinde yerini korur ve hiçbir şekilde yok olmaz.
holografik ilke aynı zamanda evrendeki maddelerin belli bir hacim içerisinde arttırabileceği entropi oranınında bir limiti olduğunu söyler. yani siz evrende belli bir hacime sürekli madde eklerseniz d eşittir m bölü v formülünden ötürü orası bir noktadan sonra karadeliğe dönüşür. işte o hacmin karadeliğe dönüştüğü an bize yine aynı hacmin kaldırabileceği entropik limiti verir. bu da holografi ilkesinin temel pensiplerinden biridir.
şimdi; üçüncü paragrafta belli bir hacime bir sürü madde eklemekten bahsettik, ancak ondan önce de karadeliklerin iki boyutlu yüzeye sahip olan olay ufkundan bahsetmiştik. yani arada önemli bir ilişki var. o ilişki ise karadeliklerde "hacim" yerine "yüzey alanı" ifadesinin geçmesi durumudur. d eşittir m bölü v formülünündeki v, karadeliklerde entropi hesabında alan olarak geçiyor. yani karadeliklerde belli bir hacime madde sıkıştırıp maksimum entropiyi hesaplamaya çalışırken karadeliğin hacmi değil de karadeliğin yüzey alanı hesaba katılıyor. o halde kısacası karadeliklerde bilginin korunumu hacim yerine alan ile ilişkilidir gibi bir şey de diyebiliriz.
toparlarsak; karadeliklerdeki bu madde-alan-entropi üçlüsünü alıp aynı düşünceyle evrene uyarladığımızda ise elimize holografik ilke denilen şey geçmiş olur diyebiliriz. böylece en başta da belirttiğim gibi bu fikrin karadelik termodinamiğinden nasıl ortaya çıktığı da anlaşılabilir.