gora ile arog filmleri beni zerre kadar cezbetmeyen ve antipati duyduğum cem yılmaz'ın nedense bana komik gelen; türk komedi filmleriyle kıyaslanınca başarılı bulduğum filmi.
an itibariyle show tv'de oynayan, vizyona ilk girdiğinde sinemada izlememe rağmen her tv'de yayınlandığında sıkılmadan keyifle izlediğim filmdir.
edit: ayrıca cem yılmaz'ın araba kullanırken az daha koyunlara çarpacağı sahnede çobanla tartışırken adamın iskender'e ettiği son lafı her seferinde anlayamadığım filmidir. bilen varsa özel mesajdan söylerse sevinirim.
kurgu ve zekası bakımından üst düzeyde olan zaman zaman anlık esprilerle tebessüm yaratsa da hikayesi ve mashar alonson' un son derece güzel oyunculuğu ile harmanlanıp cem yılmaz ' ın da filme karakterini koymasıyla belki gora kadar gişe yapamayacaktır ama vizyondan kalksa bile gönüllerde hep yer edecek gibidir bu film.
hele o son sahnede herkesin duygulunadığı vakit, işte filmi film yapan an o an.
çok güzel filmdir. başıyla sonuyla , müzikleriyle , karakterleriyle...
mazhar alanson olması da cabası...
bunu beğenmeyenlerin ilk beş film sıralaması da heralde taxi serisi , ölümcül görev , ölümcül ateş , çapraz ateş , necati ateş , zor ölüm falan felandır amk.
cem yılmazın her şey çok güzel olacak ile birlikte en iyi filmidir. filmin şüphesiz en iyi sahnesi de şu.
- baba çanakkaleden geçmeyeceğiz.
- çanakkale zaten geçilmez oğlum.
bu arada ilk izlediğimde fatma rolündeki özlem tekini sibel kekilli sanmıştım. çok benziyor sanki.
Cem yılmaz'ın hokkabaz iskender tasvirinin aynı dönem filmlerinden The illisionist filminde edward norton un canlandırdığı karakter ile dış görünüş açısından çok benzer olması yalnızca benim mi gözümden kaçmadı diye düşündürür.