- hocam, ne yapıyorsunuz kuzum?
+ göle yoğurt çalma kisvesi altında, orjinallik, marjinallik yapıyorum. kızların aklını alıyorum...
- aman hocam ne içtin sen, hiç böyle numara olur mu, tutmaz bu numara...
+ ya tutarsa?
Kızlı erkekli her öğrencide görülebilecek bir durumdur. Genelde öğretmenlerin "zıç da bokunla" gibi davranışlarıyla son bulan eylemdir. Benzer bir durum için:
zamanla etkisi azalacak bir durumdur. hoca da evliyse zaten bastan 1-0 yenik baslanmıstır. ama hoca bu neticede, karsısındakine hep cocuk gozuyle bakacaktır.
bütün lise hayatım matematik hocama aşıklığımla geçti. çok temiz bi aşktı. istediğim tek şey, onun gözde öğrencisi olabilmekti. benle şakalaştığında bile dünyanın en mutlu insanı oluyodum. adamın tc kimlik nosuna kadar biliyordum.
ilk görüşte olur bazen. Adına hayranlık demek için çok uğraşsan da aklından bir türlü çıkmamaya başlayınca, her görüşünde saçmalayınca, her düşündüğünde midende kelebekleri hissedince, anlarsın ki aşkmış. Dönem bitmesin istersin, dersi olan günleri iple çekersin. Her söylediği lafla büyülenir, her bakışıyla dünyanın en güzel harikasına bakıyormuş gibi hissedersin.
ilkokul üçüncü sınıfta başıma gelendir. ilk ikinci sınıfta gösterdiğim yüksek performans sebebiyle ilkokul hocam yeni gelen hocaya devir teslim ederken beni övmüştü. yeni gelen ve 3. sınıf boyunca bizi okutacak olan hocam bana çok ilgi gösterirdi. soruları bilsem de bilmesem de takdir edilirdim. bu benim başarı ortalamamı düşürecek, sonra hayatımın en keskin düşüşü olan 4. ve 5. sınıf dönemlerini yaşayacaktım. sürekli torpil, sürekli ilgi, hiç ders çalışma motivasyonu yoktu. bir keresinde beni öpmüştü. çok utanmıştım. bizim mahalleye oturmaya gelmişti, yolda görüp gidene kadar evin arkasında saklanmıştım. rüyamda filan da görürdüm bu hocamı evlendiğimizi. ben 8 o 28 yaşındaydı ama aşk her şeyi affederdi. tabi olmadı sonra.
8. Sınıfta fen lisesini kaçırmama sebep olmuştur. Dershanedeki matematik hocama hayrandım o vakitler. Aşk değilde hoşlantı gibi bir şey. Herif genç, yakışıklı falan. Orlando Bloom un türk versiyonu öyle diyeyim. O yıl öğlenciydim okulda, sabahları dershaneye soru sormaya gidiyordum. Sırf matematik hocasına soru sorabilmek için matematik çözüyordum falan. Ama kafamda o var yani, soru sorucam ya. Neyse, her fırsatta sabahları dershanede aldım soluğu. Arada kazık sorular götürüyordum yapamıyordu eheh. Bir keresinde dershane pikniğe götürmüştü, bu hoca da var tabii. Mangalın başındayız başka hocalar,arkadaşlar da var sohbet muhabbet derken konu nasıl oraya geldi bilmiyorum ben orlando bloom hayranı olduğumu söylemiştim. O da ben ona benziyorum demişti ben de yoo demiştim. Eheh ergenlik işte, halbuki adam bal gibi de benziyor yani.
Neyse. Bu platonik zımbırtısı yüzünden fen lisesini kaçırdım ben. Kafama tüküreyim ya. O sabahları hem matematiğe hem fene çalışarak harcayaydım şimdi belki de odtü deydim. Bütün sene denemelerde solladığım kız fen lisesini kazandı, şimdi de tıp okuyor. Ah bee, şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler...
herkesin başından bir şekilde geçmiş olaydır. platoniğin kralıdır. (bkz: aksini düşünmek istemiyorum)
hoca ile ilgili hayaller kurulur. onun dersine daha bir özenilir. ama hoca ile aranızda seviye ve kültür farkı olduğundan haddinizi bilip oturursunuz.
liseli yaşlarınızda psikolojinizin anasının amına koyandır.
başımdan geçen gerçek olayı anlatayım size, gerçi başlık tam tersi olmalıydı ama bu da çok yalan değil.
lise 2. sınıftayım. okuduğumuz lise taşra bi semtte, hatta taşradan beter desem abartmış olmam. yeni mesleki kimya hocası atanmış,(meslek lisesi gıda ağırlama/mutfak bölümü okudum) bütün okul kadının genç olmasından ve acayip güzel olduğundan bahsediyor(31'den kafayı kaldıramayanlar). ilk dersimize girdiği gün bütün sınıf makarada. genç, güzel ve meslek liselerinde nadir görünen bi hocanın kendisinden önce ismi gelmiş sınıfa. bilirsiniz o yaşlarda öyle genç ve güzel bi hocanın yarattığı aurayı.
lisede okulun en ismi bilinen erkeklerindendim. okuldan mı kaçılacak? kesinlikle işin içinde ben varım, kavga mı çıkmış? kesinlikle bi şekilde kaldırılan taşın altındayım, bilirsiniz anlattığım olayı. aynı zamanda tabii ki dersleri tamamen kötü olan bi öğrenciyim. lise 2 yi okuduğum zaman ilk dönem karne notlarımda 8 tane 1 var. yalnız en başarısız olduğum derslerden 'mesleki kimya' notu 3. o zaman ki kafayla 'hoca beni başkasıyla karıştırmış' düşüncesiyle hiç sesimi çıkarmadım. zaten karnede 8 tane zayıf var 9.ya gerek yok dedim.
lise 2nin 2. döneminde bizim bu mesleki kimya hocası bizim derse her girdiğinde en az 3 kez tahtaya kaldırırdı beni. diğer derslerin hocasıysa ön sıralarda oturuyorsam ya sınıftan çıkarır ya da en arka sıraya oturturdu, tam olarak böyle bi öğrenci profiliydim. haliyle ben bu hanım kızımızın derslerinde sürekli parmak kaldırmadan tahtaya kaldırılınca, sınıfta ergen tezarühatı 'ooo' sesleri yükselmeye başladı, ben de tam bu dönemde durumu ayılmaya başladım. teneffüslerde nöbetçi öğretmen olduğunda özellikle sınıfta oturmayı falan beklediğim günleri hatırlıyorum ki ilk bizim sınıfa gelip boş mu diye bakardı.
çok fazla ayrıntıya girmeden filmin ilk koptuğu teneffüse geleyim:). tabii ben artık bunun nöbetçi olduğu günü biliyorum, bu da ilk bizim sınıfı kontrol ediyor. o gün öğle arasında bütün sınıfı snıftaki en yakın arkadaşımla beraber boşalttık sadece ikimiz varız ama bu arkadaşımın benim asıl amacımdan haberi yok. gerçi amaç dediğim de bu hoca gelecek, biraz gözlerine bakacağım sonra bizi 'hadi bahçeye' diye uyaracak ve ben o gözlerine baktığım bi kaç saniyenin tadını çıkaracağım. umduğumdan çok daha iyi olmuştu o gün. bizim bu arkadaş o gün okula gelirken çantasında bi porno film cd si getirmiş. biz sınıftan herkesi çıkarıp baş başa kalınca bizim bu arkadaş o cd'yi gösterdi bana. ergen kafası bunun makarasını yaparken bizim nöbetçi öğretmen sınıfa girdi. tabii bi telaş cd yi saklamaya çalışıyoruz falan ama yer mi anadolu öğretmeni hanım kızımız? yemedi. 'verin onu bana', 'o neymiş?' falan derken cd'yi aldı bizden. biz de kara kara düşünüyoruz 'kesin kovulduk, velimizi çağırırlar, annemi arasınlar, babamızın kulağına gitmesin' falan fena paniğiz. okul çıkışı arkadaşlarla beraber yürüyoruz en son arkadaşlardan kopup tek başıma evimin yoluna yöneldiğim sokakta arkamdan bi ses 'raki var dediler geldik, dur.' dönüp bi baktım bizim mesleki kimyacı. ben tabii kıpkırmızı ve inanılmaz bi panik(zannediyorum ki anneme babama söyleyecek, bildiğin eve geliyor sandım amk) yanıma geldi ve kurduğu ilk cümle 'bunlardan sende var mı?' sorusuyla aydınlandım. bize bi kaç sokak arka tarafta oturuyormuş onu daha sonraları öğrendim tabi:). müthiş bi maceramız başladı o sorudan sonra. ben buna ilk başlarda porno filmler verirdim utangaç utangaç sanırım 6-7 kez bu şekilde devam etti. lise 2 2. dönem karne notum 4'tü. '5 ver yeaa' dediğimi hatırlıyorum '4 iyi' cevabı almıştım. o cevabın ne demek olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyorum.
lise son sınıftayım, geometri hocası değişti, fakülteden yeni mezun (aramızda 3 yaş var) allah'ım nasıl güzel bir hatun anlatamam yeni hoca...kadının gözüne girmek için atmadığım takla kalmadı, zaten sayısal derslerde iyiydim, kadın nasıl etik nasıl etik anlatamam...mezun olduktan sonra "öğrencim olmasan hoş çocuksun" aslında demişti...acaba şimdi nerede napıyor? 20 sene oldu zira...
olay şöyle gelişir, lisedeyim hocamın adı deren uzun ve güzel genç bir kadın tabi ergenlikten ölüyorum spor kolu başkanıyım ondan hoca bana düşer kafasındayım ki bedenci geliyor sıraya geçin dediğimi duydu ve bedenci demek sapıklıktır beden eğitimi öğretmeni diyeceksin dedi sonra dedim beni seviyor ki böyle davranıyor, akabinde 15 dk sonra uzun basketçi sevgilisi geldi ve o an anladım neyin kafasını yaşadığımı.
