derste, öğretmen zor bir soru sorduğunda ve kimse kalkmaya cesaret edemediğinde, bir öğrencinin yüzünde pis bir sırıtmayla sarf ettiği cümle. arkadaşı "ananı sikim" gibilerinden bir bakış atar ve genelde öğretmen kaldırır zaten.
öğretmen: ee çocuklar cevaplayabilecek yok mu koca sınıfta?
sınıf: ııhı.. ı ıhı...
piç arkadaş: hocam ergün arkadaşımız cevap vermek istiyor.
öğretmen: tamam ergün cevapla. (istekli öğrenci yakaladı ya)
ergün: hocam hııı... (teneffüste bittin olm sen bakışı) bilmiyorum...
daha beteri var. ilkokul seviyesinde eskiden "el işi" şeklinde lüzûmsuz(sadece bize göre değil ilkokul öğretmenimize göre de öyle) bir ders vardı. öğretmenimiz de bu derste verimli bir şeyler yapabilmek adına biz yavrucaklarına "pratik yemek yapmak" meselesini öğretmeye karar vermişti.
ilkokul yıllarında 4 kişi olarak varlığını sürdüren bir arkadaş grubuyduk. ben, bahadır, bayram ve cihan... bu grup arasında da en bahtsızı, en talihsizi ailesinin boyundurukları altında en çok ezilen cihan arkadaşımızdı. sorgulamaktan çok uzak bir ailesi vardı ve kitaplarının tümünde de atatürk resimleri yırtıktı. tabi o zamanlar kurbanın neden cihan olduğunu teşhis edebilecek kadar düşünemiyordum, şimdi ve aradan yıllar geçtikten sonra anlıyorum bunu.
derken öğretmenimiz bu gereksiz el işi dersinde "tarhana çorbası" yapma kararı almıştı ve herkes de o çorbadan yiyecekti öğün olarak. ve özellikle de ev tarhanası olması için çok çaba sarfetmişti. Allah affetsin ben şukran'dan şüpheleniyorum birisi maya halinde getirmişti ev tarhanasını ve leş gibi bir kokuya sahipti çorba(o gün o sınıftakilerin çoğu tiksindi tarhana çorbasından). derken cihan adlı arkadaşımız, evinden de alışık olduğu için bu tabloya("o tabak bitecek" meselesi) tabağındaki çorbasını en erken bitiren kişi olmuştu ve o sırada poisonx'in, aklında şimşekler çakmıştı bile:
"öğretmenim cihan bir tabak daha istiyormuş ama söylemeye çekiniyormuş"
öğretmen:
"aaa, olur mu öyle şey? çok çorba var daha... getir cihan tabağını."
cihan:
"sıçacam olum..."
bayram, bahadır, poisonx:
"kıh kıh kıh"
cihan, bu eziyeti mümkün olduğunca çabuk sonlandırmak için ikinci tabağını da çabucak bitirdiğinde sıra bayram'dadır, üçüncü tabakta da sazı, bahadır alır.
sonuç itibariyle cihan, o gün 4 tabak dolusu çorba içmiş ve okul çıkışına kadar çocuğun yüzündeki renk kaybı "çocuk pişmanlığı" ile izlenmiştir. bereket günlerden cuma'ydı da pazartesi gününe kadar atlatmıştı bu hâli...