din dersinde ağzında sakız olan bir kıza hocanın inanılmaz gafıdır.
-ne lan öyle ağzında sakız orospular gibi. hocanın belkide okul içindeki son sözü olmuştur.
ders fizik:
dersimize giren hocamızın şöyle bir adeti vardı. sonu "bilir" ile biten kelimeleri (örneğin; durabilir, gidebilir, diyebiliriz) iki parça halinde soylerdi ve bilir kelimesi bazen 5 saniye gecikmeli gelirdi.
ilk baslarda sessiz olarak; "bilir" kelimesine eşlik ederken, senenin sonuna doğru hocayla aynı ses tonunda katılım yapar olmuştuk.
Bir gün yine hocamız:
hoca :bu durumda, bu değer buna eşittir diye...
sınıfçak biz:biliriz.
hoca :-meyizzzz. Anlamadıysanız sorun.
ders fiziktir. Hocamız, konu ile ilgili tek sayfadan oluşan notları dağıtacaktır. öğrencilerin; hocam bana da verin, ben almadım gibi lafları üzerine; hocamızın, herkesin bu notları alacağını ve açıkta kimse kalmayacağını anlatmak için seçtiği cümle, tüm sınıfı kilitlemişti:
"arkadaşlar acele etmeyelim, herkesin eline tek tek vereceğim."
lise 2 de fizik dersi. konu basit makinalardır. hoca tahtaya bir makara düzeneği çizmiştir ve soruyu çözmeye başlamıştır. bu ip şuna bağlanır şu ipteki t gerilimi şu kadardır. ama bir ip vardır ki sınıfta hoca dahil kimse onun gerilimini bir türlü hesaplayamamıştır. hocanın son sözü o ip konusunda şu olmuştur:
- bu ip ne olacak. *
laboratuvarda ders anlatan fizik hocasının öğrencilerden birinin yüzünü uzun bir süre inceleyip olm senin yüzün neden bu kadar sarı hastamısın diye sorması.öğrencinin anemiyim yanıtı akabinde anneni sormadım seni sordum deyip elemana uzun uzun fırçayı basması ve öğrencinin tekrar cevabı tane tane vermesi neticesinde duruma hakim olması ve bu kez de dakikalarca moral verip doktor tavsiye etmesi.