4 gündür ara ara kuruyemişçiye gidip kesiştiğim bi kaju yemişi vardı. Tezgahın en altında, beyaz ışıl Işıl teni, ötekilerden çok farklı edasıyla hemen fark edilen... Sanki, sürekli gözlerindeki hüznü saklayan bir kırlangıcı, bir serçenin naifliğiyle resmediyordu.
Onun benim olmasını çok istedim. Kuruyemişçi 120 lira para istedi. Ceplerimi yokladım, aşk kırıntıları vardı. O da para etmezdi, onları da yedim.
Bugün o, janjanlı dükkan camının ardında belki görürüm diye bekledim. içeri godoman, durumu hallice bir bey girdi. Hissettim sarı kızımı alacağını. 1 liralık çekirdek bahanesiyle sokuldum yanlarına, dinledim.
1 kilo kaju, en alttakilerden ver, dedi o kalın çirkin zengin iğrenç sesiyle. Sonra hiç bişi yokmuş gibi aldı gitti.
O gitti, Ben ağladım. tuzlu çekirdekler dudaklarımı kanatırken acım pekiştikçe pekişti.....
bu yürek burkan hikaye beni içten içe etkiledi.. ahh! bahtsız kaju... onlar seni pahalı olduğun için seviyor... peki ya bu insancık? seni kaju olduğun için seviyor... evine dön...
Aynı durumu sen bir cips yerken üç taneyi öğüten arkadaş da hissettirir. Birlikte yemeğe oturursun sen doyamamışsındır ama tabağı çoktan bitirmiştir.
Ayrıca kendi yemeği bitip seninkine saldıran sevgili de bu hissi bırakır. Bencildir, kabadır, düşüncesizdir. Hemen ayrılmak gerekir. Onu kızarmış patatesinizle test edin.