ölmek her gün uykudan uyanmak sanki sözünü tokat gibi suratınızda hissettiren haluk levent şarkısıdır. kafadan "ben haluk'u sevmem abi, pabucumun rockçısı.." önyargısıyla yaklaşanlar haricindeki herkese dinleyin bu şarkıyı derim. bir de bezginlikten bezmiş olanlara...iyi gelir...harbiden...
Hiçe açılan kapılar önündesin
Çaresiz mutsuz yapayalnız
Nasıl da bezgin bir haldesin
Yaşamak bir düş gibi
Ölmek hergün uykudan
Uyanmak sanki
Üzülürsün gecelere
Her Adımda bir geçmişe
Gülmelisin geleceğe
Yaşayacaksın hiç çaren yok
Vurup vurup kaçanlara
Kazma kürek satanlara
Gülmelisin insanlara
Yaşayacaksın hiç çaren yok
Ölmek hergün uykudan
Uyanmak sanki
Hiçe açılan kapılar önündesin
Çaresiz mutsuz yapayalnız
Nasıl da bezgin bir haldesin
Yaşamak bir düş gibi
Ölmek hergün uykudan
Uyanmak sanki
Hiçe açılan kapılar önündesin
ana fikrine karşılık olarak, 'ne yani hayat yaşamamız için kafamıza silah mı dayıyor?' diye cevap vereceğim şarkıdır. mecbur olduğumuz için mi yaşamalıyız bu dünyada? bu hayatın bizi bu hayattan çıkaracak olan şeylerden bolca içermesine mi sevinip daha bir yaşamalıyız? azraile mi nispet yapacaz? dünya kocaman bir top, farkında bile değiliz belki. o kendine göre yavaş yavaş dönüyor. ne yani o dönüyor diye mi gülmeliyiz insanlara? bence bu klasik bir koşullanma. komşularımız kadillak aldılar diye bizim de canımız aynından çekiyor işte. ne yapılması gerektiğini tanrı bile haykırarak söylemiyor. bişeye inanıyorsan bana onu fısılda dostum, belki ben de kanarım. ama kulağımın dibinde avaz avaz bağırmayı kes. bırak öğleye kadar uyuyayım. ölmek hergün kahvaltı yapmak belki.