içersinde bulunduğum hal. çünkü boşluktayım hatta kocaman bir boşluktayım. her şeye ve herkese olan inancımı yitirdim. hevesim de kalmadı. daha önce defalarca kez yaşadım böyle şeyler ama bu kez daha bi ağır sanki. içim mi ölüyor ne?
Merak ettiği hiç bir şey kalmayacak şekilde her şeyi deneyimleyen insanın artık mutlu olamama durumudur. Bunun tersi de olabilir, hiç bir işte başarılı olamama ve sonucunda hiç bir şey yapmak istememe. Her ikisi de insanı tek bir yere doğru sürükler.
Umudunu, sevincini kaybetmiş mutsuz insandır.
Ya da o umut ve yaşama sevinci, birileri tarafından top yapılıp çok uzaklara şutlanmıştır.
Depresyondan öncesi fırtına sessizliği yaşar.
Ve boooommmm!
Hoş geldin prozac, sen de hoş geldin lustral, aaaa zanax da gelmiş, cipram aaaa sende mi burdasın?!
Hayatıma giren yanlış insanlardan ötürü, insanlığa karşı olan duygu ve hislerimi kaybettim. Yani, artık öyle, sevgili bile aramıyorum. Tamamen hayatıma giren yanlış insanlardan sonra oldu bu. insanları seviyorum ama hayatımı biriyle paylaşmayacağım.
Bu tarz depresif düşüncelerin çıkış noktası da aslında para, ekonomisi iyi olmayan birisine para versen, eğlencenin dibine vurur, aşırıya kaçırmazsa hevesi kalır. Çok zengin biri bu durumdaysa, mal varlığı ona gerçek arkadaş vermemiştir, yalnız hisseder.
Tabi aşırı vakaları saymıyorum.
bir şeylerin artık sıradanlaşmış olmasındandır belki de. hani yıllarca bir insanın hayal ettiği her şeyi yaşadıktan sonra ki durgunluğu gibi, zaten birçok şeyi görmüştür yaşamıştır, o içinde ki heyecan körelmiştir ve artık zevk alamamaya başlamıştır hayattan.
neden, nasıl hevessiz kalabiliyor diye suçlayamadığımız, sorgulayamacağımız insandır. ha nedeni sorulur, cevabı verilir. ama tam olarak cevabı olmayabilir. çünkü heves kırıkları aslında hem insanın kendi elinde olan, hem de çevresel, yaşadıkları olumsuz tecrübelerle kendi elinde olmadan, istemeden kendiliğinden giden hevesleridir.