insan öle bi hale gelirki depresyon bile sizden sıkılmıştır artık.yapmaktan zevk aldığınız şeyleri, kendinizi ve dünya yı bile size unutturan eylemleri bile sorgulamaya başlarsınız.sizin için hayatın en büyük anlamı, anlamsızlaşmış olmasıdır.sihirli bir parmak beklersiniz.dokunsada hayatım, herşeyim normale dönsün diye.
kesinlikle "şey" kısmıyla değil, kişinin kendi psikolojisiyle alakalı olan durum.
yani kişinin psikolojisi iyi olursa pırasanın tadı bile güzel gelebilir.
gibi...
(bkz: igrenc oldugu halde hala pirasa yemegi yapilmasi)
insan kendini çok derin tahlil etmemeli, yoksa hiçbir şey yapmaz, yaşam durur. BiR KAYA PARÇASININ ÜSTÜNDE HiÇ KIMILDAMADAN OTURAN BiLGELERE DÖNERiZ. BU DA NE KADAR BiLGECEDiR BiLEMiYORUM. AŞiKAR OLANI SiLERLER AMA BiR ŞEY SiLDiRiR ONLARA. TEK BiR SiNEĞiN KENDiYLE DÜZÜŞMESi GiBiDiRLER BiR ANLAMDA. KAÇIŞ YOK, ETKi YOK, ETKiSiZLiK YOK. KENDiMiZi ZARAR HANESiNE YAZMAKTAN BAŞKA ÇARE YOK: OYNAYABiLECEĞiMiZ BiR HAMLEMiZ KALMAMIŞ. MAT OLMUŞUZ.
charles bukowski
etrafındaki her şeyin gözünde küçülmesi, hiçbir şeyin sana değerli gelmemesi ve kendini değersiz bulmaktır. bundan sonra hiçbir şeyden zevk alamazsınız. tüm aksilikler tüm kötülükler gözünüze batmaya başlar, sanki her şey üst üste geliyordur. aslında hayatın içinde her an iyi yada kötü şeyler olabilmekte ama biz sadece o andaki ruh halimize göre içlerinden olumlu olanları abartıyoruz yada tam tersı olumsuz durumları abartıyoruz ve kendimizi bu bunalımın içine sürüklüyoruz. her sabah yeni bir güne uyanır gibi bedenimizi ve ruhumuzu da yeni bir güne uyandırmak hayat dediğimiz şeyin aslında sadece bizim ona yüklediğimiz anlamdan başka bir şey olmadığını anlamak bu durumumdan kurtulmamıza yardımcı olabilir.
içinde bulunduğum durumdur.1 aydır zihin gücümle kaldıramıyorum arkadaş, önce kafanın sağlam olması lazım sonradan bu düşünceleri kaldırıp atabiliriz. bu arada nedense sabahları sıkıntı yok.