hayatta gördüklerimize aldanmamamız gerektiğini hatırlatan cümledir.. hayatta herşey göründüğü gibiyse tanrı bize neden düşünme yetisini verdi diye düşündüren sorunsaldır..
şimdiye kadar hayattan öğrendiğim en güzel şeydir.. gördüklerimizi yorumlarız sürekli.. yani tıpkı bir tiyatro gibi.. hani bize sunulan güzel bir oyun vardır.. izleriz kimi zaman güle eğlene, kimi zaman hıçkırıklara boğularak.. ama hiç bir zaman perdenin arkasına bakmayız.. orda neler olup bittiğini düşünmeyiz çoğu zaman.. halbuki kimbilir nasıl çıkıyorlardı sahneye oyuncular.. nasıl hazırlanmışlardı.. neden sürçmüştü dili.. bilmiyoruz.. önyargılı davranıyoruz çoğu zaman.. nedenleri sorgulamıyoruz.. sorgulamaktan kaçıyoruz belki de.. o an yüzümüzdeki tebessüm gitmesin, o an hiç bitmesin diye kaçıyoruz, erteliyoruz, yüzleşmek istemiyoruz ama kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülüğü yapıyoruz.. çünkü kendimizi kandırmaktan başka bir şey yapmıyoruz...
dışararıdan bakıldığı zaman durumlara insanlarda her zaman bir genelleme duygusu aktif olmaya başlar. ama insanın yapısı gereği insan genellemelere uymak itemez hiçbir zaman. bu yüzden insanların çevreyle ilişkilerinde problemler çıkmaya başlar ortaya. bunun en belirgin nedeni ise insanların karşındaki kişilere empati kuramaması ve onların düştüğü durumu anlayamamasıdır. bu yüzden karşınızdaki kişilerin veya durumların, sizin düşündüğünüz şekilde yapılandırmadan önce onların gözüyle durumları değerlendirmeli ve niçin o şekilde davrandıklarını anlamaya çalışılmalıdır. çünkü size göre doğru olan başka birine doğru olmayabilir ve her iki taraf kendince haklı olabilir.
--spoiler--
Şüphe, sıra dışı zekaların anahtarıdır. Şüphe eden, merak eden, doğruları araştıran kişi ancak gerçeğe ulaşır. Harvard üniversitesinin ambleminde veritas yazmasının nedeni budur. Veritas Latincede gerçek demektir ve ancak gerçek insanı özgürlüğe ulaştırır.
Şüphe eden kişi iyi bir bilim adamı olur, iyi bir gazeteci olur. Kendisine doğru olarak dayatılanlara inanmayanlar, gerçek doğrulara ulaşarak hem kendilerini hem de içinde yaşadıkları toplumu aydınlatırlar. Belki de aydın kelimesi bunun için yakışır onlara...
Ortaçağ avrupası, doğru bildiklerinin aslında yanlış olduğunu anladığı zaman aydınlanma dönemi başladı. Pek kimse bilmez ama aydınlanma ve rönesansın doğuşunda hiçbir şey göründüğü gibi değildir ilkesinin keşfi yatar.
Ortaçağda bilmsel buluşların en önemlisi nedir bilir misiniz? Teleskopun ve merceğin icadıdır. Çünkü, insanlar teleskoptan bakınca gerçeklerin nasıl boyut değiştirebildiklerini görmüşlerdir. Yıllarca inandıkları gibi güneşin dünyanın etrafında değil de, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü öğrendiklerinde her şeyden şüphe duymaya başlamışlardır. Bunun sonucunda da illuminizm, aydınlanma dönemi başlamış ve batı dünyası hızla gelişmiştir.
Sadece evrensel gerçeklerin değil, hayatımızdaki küçük inançlarımızın da yanlış olduğunu hiç düşündünüz mü? Lütfen,düşünce dünyanızdaki açılmamış kapıları biraz zorlayın. ihtiyacınız olan anahtarınız şüphedir.
Bu buluşlarla, hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı düşüncesi ortaçağda o kadar etkili oldu ki mimari de bile etkileri hissedildi. Gotik tarzı bu keşiflerin bir ürünüdür, ve simetrinin kullanılmadığı bu tarz gerçeklerin farklı olduğu inancından doğmuştur (Kendi kutup yıldızını bul- N. G., tulgar, 2006).
--spoiler--
--spoiler--
tek çıkışlı,çelik kapısı olan bir oda düşün!Kapı kilitli ve anahtarı kapının aksi istikametindeki dolabın içinde! Bir deprem olduğunda kapıya mı koşarsın,yoksa anahtarın bulunduğu dolaba mı ?
Elbetteki dolaba yani anahtara.Çünkü anahtar olmadan söz konusu kapı sadece bir duvar mesabesindedir..Şimdi de bu odada bir kameranın olduğunu ve olup biteni kaydettiğini varsay ve düşün daha sonra bu görüntüleri izleyenler senin kapıya değil de ters istikamete koştuğunu gördüklerinde ''bu adam ne yapıyor,kapı nerede,o nereye koşuyor?'' diyeceklerdir. Halbuki sen doğrusunu yaptın.Belki kapıya koşmadın ama o kapıyı açmak için doğru istikamete,anahtara koştun.işte bazen ters gidiyor gibi gözüksen de düze gidiyor olabilirsin. Tıpkı bazen düze gidiyor gibi gözüksen de terse gidiyor olabileceğin gibi...
Yıl 2012 yer dünya..Şu anda kendi gücünün farkına varmadan,hep başkalarına özenen binlerce,yüz binlerce,milyonlarca hatta milyarlarca insan var yer yüzünde.Ne büyük acı!
Hiçbir şey göründüğü gibi değil sevgili dostum.Hiçbir şey anlatıldığı gibi değil...Her duyduğuna inanma..
Buna bile.
bazen ortada olan şeyler bile göründüğü gibi değildir.
bir yazı okursunuz, aleladedir. Yazıyı yazanın kaçık olduğunu düşünürsünüz. Halbuki yazdıkları tamamıyla gerçektir. insanların çoğunluğu anlamaz, sadece konuyu bilen kişi anlar.
hayatta en sevdiğim sözlerden biri. insanları yaptıkları hareketlere göre kıyaslayan, onlarla empati yapmak yerine sürekli onları yargılayan insanlar basit insanlardır. zaten tüm kainatın yaratıcısı olan Allah (cc) çoğu ayetinde, insanların çoğu bilmez, onların çoğuna uyarsan yanlış yola saparsın gibi sözlerle bu gerçeği Kur-an'da bize bildirmiştir.
Belkide en başından beri göründüğü gibidir de sen gözlerinin görmediği hayali bir şeye inanmışsındır. ilişki başında mükemmel sanılan adamın ilişki sonunda farklı biri olduğunu anlamak...