Sürekli şehir degistirmek zorunda kalinca oluşan his. ama insan buna da alisiyor. her şehirde, sanki daha önce yasamamislik hissi kaplıyor içini ve her yeni yüz, her yeni isim hafızana biraz daha zarar veriyor.
isin aslı, bu da geçiyor. yaş aldikca yollarin bitmeyecegini, kendini ait hissetmedigin şehirlerin de aslında sana ait olmadığını öğreniyorsun. ve sonunda dönüyorsun yüzünü kendi toprağına.
Toprak, biraz da ölmek istediğin yer oluyor. işte ait hissettigin yerde son nefesini vermek istiyorsun.
hiçbir yere ait olmayanlar;
şehirleri Sevin. insanları da..
zaten her şeye, her yere ait olma durumu iyi bir şey değildir, hiçbir yere ait olamamakta kötüdür. sorun zaten ya hiçte yaşamak ya uçta yaşamakta çıkıyor. en çok aile kavramını bilin, en başta ailenize ait olun.
ayrıca;kendinizi iyi tanır , kendinize sahip olursanız aidiyet duygunuzu nasıl ortaya çıkaracağınızı daha iyi bilirsiniz. ve. bir de önce kendinizi sevin , önemseyin. kendini sevmeyen hiçbir şeyi , hiçbir yeri sevmez çünkü. hep yalnızlıkta iyi değil sonuçta.
3 Eylül 2006 da evim dediğim yerden ayrıldıktan sonra hiçbir evi benimseyemedim... Evlendim çocuklarım oldu evim oldu şimdi de evi göremiyoruz... Zordur denizci olmak belki sırtımızda taş taşımıyoruz ama yüreğimizde taş gibi hasretler taşıyoruz... Deniz tuzu değil içimizi yakan ayrılığın korudur...
Kendimi hala bulamadım. istediğim gibi davranamadığım için istediğim hayatı yaşayamıyorum ya da isteğim hayatı yaşayamadığım için istediğim gibi davranamıyorum. Bilmiyorum. Ama hala istediğim kişi değilim. istediğim kişi olmadığım için bir anda bir yerde bulunan ben değilim. Hiçbir yere ait değilim.
Genelde psikolojik sorunlar yaşayanların yahut duygusal çöküş içinde olanların bulunduğu duygu durumdur. Kendiminde daha içinden çıkamadığı bir durum olduğunuda söylemeden edemeyeceğim sanırım.
Çocukluğumdan beri hissettigimdir karne alır ananemlere kacardim ara tatilde Ankara'ya teyzeme lise bitince diğer teyzem üniv filan derken bir bakmışim kaplumbağa misali evim sırtımda aidiyet kavramı olmadan şişme yastigimi üflerken buldum kendimi.
ait olanlar da yanlış biliyor. insanoğlunun hayatı bir ağacın altında gölgelenip yoluna devam eden yolcu misali. çok kısa ve geçicidir. bu dünya bir pencere her gelen bakar gider. o yüzden bağlanmayacaksın birşeye öyle körü körüne. hadi eyvallah ben ölüyorum.