Hiçbir kadının peşinden koşmamış erkek yok benim gördüğüm kadarıyla.
En gelenekçisi dahi görücü usülü evleneceğim diye bin türlü cefaya katlanarak koşmuş oluyor zaten.
Ben bir kere köpekler gibi koştum ve hainlik edilerek reddedildikten sonra kadın cinsine bakışım çok değişti.
Kadınları fazlasıyla alelade görüyorum artık. Nasıl erkeklerin çoğu ahlaken ve entelektüel manada yanına yaklaşılmayacak kadar rezaletse kadınların da ekserisi öyle. Aynı dışkının koyu mavisi.
Mesele namus meselesi işte. Yoksa 32 yaşındayım ve sırf namus meselesi diye aralarında Marilyn monroe'dan daha güzel olanlarının da bulunduğu onlarca kızı reddetmiş haldeyim ya delikanlı gibi evlenirim yahut zina etmem tokmakçılık yapmam diye.
En embesil kadın bile ilgisi olan adamı 1 km öteden anlar. Aşırı ve yüzsüzce ilgiye alışıklar.
kadının erkekte en etkilendiği şey cahil cesareti. Kekolar gibi reddedilme riskini göze alıp direk yüzümezseniz sizin özgüveni olmayan bir ezik olduğunuzu düşünürler.
Öyle bir kenarda durayım, karizma yapayım, ulaşılmaz adami oynayayım falan onlar zaten kendi taktikleri olduğu için yemezler.
Kadına ilgiyi doğrudan değil dolayli olarak göstermek lazım ama o da tek başına yetmez. Ortamdaki populeriteniz, etrafınızdaki kızların bolluğundan etkilenirler, (bkz: alfa erkek)
belki de buna değecek bir kadın tanımamış erkektir. sonuçta bir insanı sevmek kolay olmuyor. elbet itici gelen, katlanılmaz gelen bir huy çıkıveriyor karşına. aşık olursun, çat ters bir şey yapar ve o an buz gibi olursun. o yüzden peşinden koşmaymış bilmem neymiş bunlar tamamen yalan. eğer iki kişi de birbirine aynı duyguları dürüstçe hissediyorsa ve bunu ifade etmekten gocunmuyorsa durum değişir, başkalarına karşı birbirlerinin peşinden koşarlar, olması gereken ve işi sevgi yapan da budur zaten.