aidiyet; cennetten çıkma bir sarmaşık çiçeğidir. Bu çiçeğin filizi her kadının, en derininde bir yerdedir. Hiç bir erkeğe ait olamayacağını düşünen kadın, içindeki filizi büyütebilecek erkeğini henüz bulamamıştır demektir.
bir de bu düşünce tarzı moda oldu. neymiş efendim özgür kızmışım. la bi kaybol! 5 sene sonra seni alacak kocayı ararken görürüm seni. fellik fellik salak adam ararsın son can havlinle evlenmek isterken.
(bkz: yazar bu entrysinde kendinden ensinlenmek üzere)
sanıldığı gibi kadınların hepsi evlilik hayalleri kurmazlar,
kimisinin erkekleri avlamak, tavlamak, avuçlarının içinde tutmaya çalışmak gibi dertleri yoktur.
sevgililerini sadece severler, onlardan başka tanımlar çıkarmaya çalışmazlar.
yanlarındaki erkek sadece sevdikleri adamdır,
bişeylere bağımlı olmak gibi alışkanlıkları olmadığından
bi insanın başka bi insana ait olması durumunu hiç anlamlandıramazlar
size falan da ait olamazlar o yüzden zorlamayın
ait olabileceği erkeği bulamamıştır o efendim, başka bi numarası yoktur.
bi de bu çıktı ha. bireyselliği, bağımsızlığı götünden anlayan ablalar işi farklı noktalara taşıyor amk. bi adama aitken, ona bağlanmışken de gayet özgür olabilir insan. karşısındakinin kişiliğine saygısı olan adamlar yok mu anasını satayım? işi inat noktasına götürüp, "füüüü acayip özgürüm ben, hiç bir erkeğin boyunduruğu altına girmem bebeğim" diye çıkarsan yola zaten sağlıklı bi adamla sağlıklı bi ilişkin olmaz ki. tabi bunların aynısı erkekler için de geçerli.