Bi yerde duymuştum Osmanlıda bu deney yapılmış yeni doğan birkaç bebeğin yanında hiç konuşulmamış. Tüm ihtiyaçları yerine getirilmiş ama bi süre sonra deneklerin hepsi ölmüş.
Bu konuda m.ö. 600 lerde bir deney yapılmıştır.
Sonucunu ise insanın atası friglerdir diyerek bir taş anıta yazmıştır.
Yunan tarihçisi Heredot, Tarihler eserinin ikinci cildinde I. Psamtik ile ilgili bir anekdottan bahsetmiştir. Mısır'a yolculuğu sırasında Heredot, Psammetikus'un ("Psamtik") iki çocuk üzerinde deney yaparak dilin kökenini araştırdığını duymuştur. Söylenilenlere göre yeni doğmuş iki bebeği, onlara bakması için bir çobana teslim ederek, kimsenin onlarla konuşmasına izin vermemesini tembih etmiştir, çocuklar büyüdüğünde ise konuştukları ilk kelimeleri tespit etmesini istemiştir. Firavunun oluşturduğu hipoteze göre, dışarıdan müdahale edilmediğinde çocukların söyleyeceği ilk kelimeler, tüm insanların dilinin kökenini belirleyecektir. Çoban bir gün çocuklardan birinin "bekos" diye bağırdığını duyar ve bunun Frigce olduğu sonucuna varır. Çünkü "bekos" kelimesi Frigce "ekmek" anlamına gelir. Bu şekilde, Friglerin Mısırlılardan ve öteki milletlerden daha eski olduğu ve Frigce'nin insanların orijinal dili sonucuna varırlar.
etikliğini geçtim. bu deney yapıldı. çocuk mal gibi konuşmadı tabi bu deneyi yapanların mallığı sayılır. çünkü dil edinme becerisi 6 yaşına kadar öğrenilmediği taktirde bir daha geri kazanılamayacak kadar yıpranıyor.
ne etti o bebek size dedirtecek deneydir. yazıktır. ancak şu var mutlaka kendini ifade edecek bir dil geliştirir kendiliğinden de olsa çünkü hayatta kalmak bunu gerektirir. baktığınız zaman bebeklerin ağlaması ve çıkardığı sesler de bir iletişimdir.
Bu yeni birşey değildir bu deney olarak ingilterede yapıldı zaten ve çok uzun zaman önceydi tarihi hatırlamıyorum. Nat geoda bulabilirsiniz. Bir buçuk yıl özel yalıtımlı odada bakılıyor bebek ve artık konuşma yaşı geldiğinde bebeğin çıkardığı ses sadece;
Kapı gıcırtsı
Kap kacağın çıkardığı ses
Bezin cırt cırt sesi gibi
Etrafısa duyduğu seslerdir.
Deneyin sonunda ulaşılan sonuç: insanoğlu doğuştan değil soradan konuşma yeteneği kazanmıştır ve bu taklitle mümkün olmuştur.
Böyle bir deneyin etik koşullar altında yapılması imkansızdır. Suçtur. Dolayısıyla adı deney olamaz.
Tıpta, büyük zarar verilmeyecek şekilde yapılan hayvan çalışmalarında bile çok ciddi kurallar vardır. Ratlar vs. deneyler için yetiştirilir. Yoldan geçen hayvan alınıp kullanılamaz örnek olarak.
Kulakları işitsel olarak uyarılmadığı için sağır kalacaktır. Bir de paylov'un iti gibi koşullanmış davranışlar sergiler. Kapı açıldığında yemek verileceğini öngörüp masaya oturur fln. Jest ve mimikleri ilkel kalır. Model alma yoluyla birşey öğrenemediği için Kemal sunal filmlerindeki hanzo tipi kadar bile olamaz. Gülemez mesela. Sevincini korkusunu belli edemez.
dil taklit ile öğrenilir. hiçbir dilin konuşulmadığı bir yerde bebek çevresindeki sesleri taklit eder ( rüzgarın sesini, suyun sesini, hayvanların sesini )
ekmek olayında ise mutlaka bir gözden kaçma durumu vardır.
Muhakkak o çocuk birinden ekmek kelimesini duymuştur.
Aynı durum rüyalarımızda da vardır mesela. Daha önce duymadığımız ve görmediğimiz şeyleri görmeyiz.
Gördüğümüzü sansak dahi öncekileri yorumlamışızdır. Mesela kel birine saç eklemişizdir.
Bu yüzden körler görüntülü olmasa sesli rüyalar görür denir.
Esasında dilin oluşumu da bu yansıtmalara ve yorumlara bağlıdır.
ilkel insan kabileleri dil denen olguyu zaman içinde oluşturdular.
Kavramlara verdiğimiz isimler temelinde doğadaki seslerin taklitlerinden oluşsa da zamanla insanlar akıllandıkça yeni yeni kelimeler uydurmuşlardır belki de.
Bu zaten üzerinde kesin yargılara varılamamış bir konudur.