yoktur gün, bir yuvarlak vardır bir de ışığı. bir boşluk vardır; günlerin, ayların, insanların, lunaparkların, çay bardaklarının sığdığı bir boşluk. büyük binaların, köprülerin, alt yapıların kabullenemediği bir boşluk.
kalabalık şehirlere bakınca gözlemlenebilen bir boşluk,yalnızca zihinde şekillenebilen.
soğuğun ve sıcağın var olmadığı , denizlerin sonsuz olduğu , hiçbir sevgilinin dolduramayacağı bir boşluk, hiçbir lezzetin tat veremeyeceği bir boşluk.
kelimelerin hiçbir anlama gelmediği; hiçe giden o trenin aslında var olmadığını fark ettiğin, renksiz; saydam olmayan, yarı saydam da olmayan, hatta hiçbir şey olmayan boşluk.
Var olmayan bir şey nasıl tecrübe edilebilir? Camus'ün sisifos'unda dalıp giden bir uyumsuzun, ne düşünüyorsun, nereye daldın sorusuna verilen cevap var ya hani "hiiiiç" işte o hiç'tir hiç ve anlatılamaz olan. Hiç'te tükeniyor her hiiiiç deyişimizde varlığımız ama yine de var olmaya devam ediyoruz. Var olmuş olan ve olacak olan her şey o hiç'te erir, o hiiiiç cevabında.
hiçe değer bazen eliniz, hiçleştiğinizi hissedersiniz, yahut hiçleştirildiğinizi, öyle bir zamanda, hiçimden gelen bu şiiri, hiç kimseye armağan ediyorum...
Hiç...
Diktim gözlerimi aynaya
Gördüğüm bir hiç
Hiçi boş gözler,
Hiçi geçmiş bir yüz
Penceremde hiç,
Odamda hiç
Hiçkirerek ağlıyorum
Gözümde hiç
Hiç çekiyorum derin derin
Sigaramın dumanı hariç
Aldığım hiç,
Verdiğim hiç
Hiçim buruk
Hiçim geçmiş
Geçmişim yalan
Geleceğim hiçmiş
Hiçbir yalan bu kadar gerçek olamaz
Ve hiçbir gerçek bu kadar yalan
Olmayan varlıgıyla beni oyalayan
Koskoca bir hiç
Kapıyı çalan hiç
Kapıdan giren hiç
Yok benden başka kimsesi
Yalnızlık, sahipsiz piç.