sizi gerçekten tanımayan biriyle dertleşmek çok güzel bir durum en azından sizin göremediğiniz duygusal yaklaştığınız şeyleri görebilir objektif yaklaşabilir. genelde zaten tanımadığım insanlarla dertleşirim. konum:after evi.
iyi bir dertleşme yöntemidir çoğu zaman. ne kadar dost acı söyler dendiğinde, bu sözü doğru bulsak da dost acı söylediğinde istemeden de olsa kırılabiliyoruz. ya da kırılabiliyor insanlar. ama sadece bu hususta ince bir çizgi var. o da yalan söylememek. tabii her yerde yalan söylememek ama hiç tanınmayan biri ile dertleşirken de yalana hiç gerek olmadığını anlatmaya lüzum olmamak gibi. babamın bir sözü var hiç unutmam. eğer bir insan anlattığı şeyi ikinci defa da anlatırken ufak tefek yanılmalar haricinde aynı şekilde anlatıyorsa, o anlattığı şey yaşanmış doğrudur. yani onun için hiç tanınmayan biriyle dertleşmenin de kaypaklığına hiç lüzum yoktur. insanız be abi, dertleştikçe serum buluyoruz resmen. neyse iyi geceler.
Arkalarından "orospu çocuğu taksici " diye sallıyoruz ama emin olun dertten anlayan insanlar.
Ne gözyaşlarıma şahit oldular, ne acılarıma destek çıktılar. Bakmayın hayat herkesi sikertip atıyor. "sigara ile binme abi, senden sonraki müşteri laf ediyor" dedi diye kapıyı çarpan orospu çocukları da var bu hayatta. insanlara meslekleri, statüleriyle önyargılı yaklaşmamak Lazım. Emin ol derdini anlayacak ve sana destek çıkacak biri parayla escortluk yapan bir kadın bile olabilir.
artık insanların dinlemeye tahammüllü yok. bir dert anlatmaya başladığında bir iki cümle ettikten sonra karşı taraftan gelen "aslında benim de şöyle bir derdim var..." gibi sazı ele alarak dinlemesi gereken yerde anlatıcı pozisyonuna geçiyor. bu insanı da kimse dinlemediği için sana bunu yapıyor. ısrarla dinleyici olmaktan kaçıyoruz çünkü getirisi yok.
hep başıma gelsin istediğim olay, biri gelsin sahilde biramı yudumlarken öyle dertlerden bahsetsin ki kendi derdimden utanıp sessizce zor be abi diyeyim.
genelde küçük bir alana sıkıştığınızda bir çıkar yol olarak görülür. güzel bir dostluğun başlangıcı olabileceği gibi dolandırılmanın ilk adımı da olabilir. bazen farkında olmadan hayatınızla ilgili en gizli detaylar bile ağzınızdan çıkıverir. bir çok yakın arkadaştan daha ön yargısız dinlenildiği bir gerçektir.
sultanahmet meydanı'nda başıma gelmişti bu ilk defa.
gece saat 03.30 civarıydı. kimseler yok ortalıkta, sokak hayvanı bile yoktu iki seveyim. tarihi tam hatırlamıyorum fakat kış yaklaşmıştı hava oldukça soğuktu. yalnızdım, bir şeylere sıkılmıştım kendimi dışarı atıp motosikletle dolaşmaya çıkmıştım.
daraldığımda uğradığım yerlerden biri olan sultanahmet'e gittim meydanda banklarda oturuyorken ileride bir büfe dikkatimi çekti. o saatte bir tek onun ışığı açık ve tek başına harıl harıl çalışıyor adamın biri temizlik yapıyor, büfeyi sabaha hazırlıyor.
yanına gittim, kolay gelsindi vs derken laflamaya başladık. adam otur kardeş çay yapıyorum içeriz dedi, saat oldu 4.
oturduk çay içtik. çok güzel bir duyguydu gerçekten. ikimizde anlattık bir şeyler. o kendi dertlerinden, ben kendileriminkinden derken saat 5.30 du kalktım.
ara ara uğrardım kendisine. hepte abuk saatlerde. sabah 4te giderdim hiç yadırgamazdı sağolsun.