Dertler hararet yapınca özelden birini arıyoğum, ferahliyoğum.
Arada dertten anlayanları dertleşiyor hatta onlar da anlatıyor dertlerini çoğu zaman. ama geneli abaza pislik çıktığı için karşılıklı hakaretleşip kapatıyoruz.
Genelde tanıdığım kişilere derdimi anlatamam ilerde acaba bana karşı koz olarak kullanabilir mi diye şu iğrenç hayatta yüz yüze iki kelime edilecek insan gibi insan yok ki.
asla yapmayacağım eylem. insan kesinlikle güvenilmez daha önce de böyleydiler sonrada böyle olacaklar. olay matrixteki gibi, bizden biri değilsen, onlardansındır. bir ajan olma ihtimali var bütün insanların gözümde.
bana dokunmasınlar, ne bok yerlerse yesinler. zira ne dünya ne de dünyadakilere bir müdehalede bulunabilecek bir kudret bana lutfedilmiş değil.
herseyi en başından anlatmak yerine olayları bilen beni tanıyan kendimi yakın hissettiğim biriyle dertleşmeyi tercih ederim. ha makara muhabbet gırgırsa konu tanımasamda olur.
Dün gece vakti telefonda 1 saate yakın gerçekleştirdiğim eylem, o anlatti ben dinledim, ben anlattım o dinledi, bildiğin ruha terapi gibiydi. sevindim.
Teorik olarak kulağa hoş gelen bir fikir olmasına rağmen pratikte her şeyi ayrıntı ile anlatacak kadar rahat olamamanın veya her şeyimi tanımadığım birine mi anlattım düşüncesinin etkisi ile kişiyi bir anlık rahatlatmayı bırak ,uzun vadede canını bile sıkabilecek durumdur.
Hiç yapamadığımdır.istesemde yapamadım dile gelemede ki içimdekiler ama kim derdiyle geldiyse geri çevirmedim çünkü zordur içinde biriktirmek iyi bilirim.
bir sene önce falan sabah sahilde koşu yaparken genç bir adam gördüm bankta oturmuş ağlıyordu ama böyle hıçkıra hıçkıra. çok garip manzaraydı aslında, gittim yanına oturdum. önce garip garip baktı sonra birden anlatmaya başladı. o kadar içten o kadar derinden anlatıyordu ki oturdum ben de ağladım. ondan sonra birkaç kere daha buluştuk falan. hayatımın en iyi dostlarından birini kazandım.
bazen insanlardan korkmamak gerek.