insanın suratında bir gülümseme bırakır ki işte o gülümseme dünyalara bedeldir.
bir anımı da ben anlatmazsam olmaz, öylesine basit bir şey fakat öylesine mutluluk dolu.
akşam eve dönerken insan ve araba kaynayan işlek bir caddede yürüyordum. yaşlı bir teyze beni durdurdu ve "evladım, karşıya geçemiyorum, bana şu karşıdaki fırından üç ekmek alır mısın?" diye sordu ve tereddütsüz kabul ettim. elindeki tüm para olan 50 kuruşu da verdi ve karşıya geçerek fırına girdim. üç ekmek aldım ve paranın üstünü de ben verdim. o teyzenin teşekkür edişi, hayatımda gördüğüm en güzel şeylerden birisiydi. Teyzeden ayrılırken bile hala gülümsüyordum çünkü şunu öğrenmiştim; para kadar değersiz bir şey ile mutluluk satın almak böyle bir şey olmalıydı.
aslında kendine yarım etmektir. insanlar çıkarları için yaşarlar. her şeyi bir çıkarları olduğu için yaparlar.
hiç tanımadığı birine yardım ederken, aslında kendi egosunu tatmin eder yada manevi haz kazanır. bu da o kişiyi mutlu eder.
yani kendini mutlu etmek için bu işleri yapmaktadır. bunları yaparken kendisi için yaptığını düşünmeden yapar tabiki.
amacı karşıdakine yardım etmek onu mutlu etmektir. bunu tersini de düşünebilirsiniz. kötülük yapan kişi de aslında kendini mutlu etmek için yapar.
kötülük yaptığı için bundan haz duyar, mutlu olur. tabiki tüm bunlar benim kişisel görüşüm.
Yardım eden kişinin o anki ruh haline göre değişir. Keyfi yerindeyse, acelesi yoksa tintin tırımrırım adımlarla büfeye yol almaktaysa, yolda ki teyze' nin poşetlerini yüzünde gülümsemeyle alır, dairesine kadar taşır.
Eğer yardım eden kişinin canı sıkkınsa, bi yere yetişmeye çalışıyorsa, yardıma ihtiyacı olan tanıdığı bir kişiye de görmezden gelebilir.
tanış olma ve yardım etme doğru orantılı şeyler olmadıgından normal davranıştır. insanın içinde varsa iyi bişeyler yapma arzusu varsın tanış olsun varsın el olsun.
olması gereken ve medeni, kibar, düşünceli insanların yaptığı eylemdir. fakat günümüzde insanların yardımseverliklerinden ve merhametlerinden yararlanıp, kişilere zararı dokunan kimselerin çok olması ve gelen hırsız hükümetlerin halkı ekonomik açıdan batırıp, hırsızlık ve dolandırıcılık dolu bir ülke yaratması sonucu, böyle vukuatlar artmış, "yardım etmek" de yalnızca bilinen tanınan kişilere karşı yapılır olmuştur. o bakımdan güzel ülkemizde tanımadığı birine yardım eden cesur ve medeni insan sayısı son derece azdır.
olay yutdisinda bir metroda gecer.
turk arkadasiyla metroda seyahat etmekte olan gencten, tesadufen ayni metroda olan ve gidecegi yeri bulamayan baska bir turk yardim ister. ''.... trenine nasil gidecegini ve 5 dk sonra trenin hareket edecegini soyler.'' ve seruven baslar gencler amcanin cantalarini alir ve tren yonune dogru kosmaya baslarlar.tren kalkmadan 2dk once amcayi trene ulastirirlar ve sanki kendileri treni son anda yakalamiscasina sevinirler. tren hareket edene kadar ole sevincle bakakalirlar..... (bkz: mutlu son)
günümüzde korku yaratan bir durumdur. kaza geçiren bir insana yardım etmek istiyorsunuz; saatlerce sorgulanıyorsunuz "bu kazanın sebebi acaba siz misiniz?" diye, ya da yardımda bulunmak istediğiniz kişi; öyle tuhaf olaylara şahit oluyoruz ki; ertesi gün gelip evinizi soyuyor aslında o bir hırsız gibi... bu devirde zor şey, iyilikten bazen maraz doğuyor maalesef ve insanlar korkuyor çekiniyor yardım etmekten.