sabahları ve günaydını dilinden sıyrıp atmış insanın cümlesi.
bu zaman diliminde kafası güzel olanların yahut sarhoşların dilinde rekor derecede sarfedilir bu cümle. bizim semtte sebo diye kendi halinde, koltuğunun altında gazeteye sarılmış vişne votka taşıyan bir ayyaş vardı ki 1 kmlik alanı iyi gecelere boğardı. vay lan sebo vay! ne beyler, ne paşalar gördü bu şehir, ama senin kadar kibar olmayı berecemediler. ''nerelisin hemşerim''. den sıyrılamayan nezaketleri vardı. sen, o ''iyi geceler''in bedelini kimbilir neyle ödedin. onların işine ve eşine göstermediği saygıyı sen kelimelere gösterdin. ''gunaydın'' lara küsmüş bir adamın şık duruşu bendeki seni yad eden sebo...
hiç tanımadığım biriyse ve geceyse; bu kadar kibarlığı her bünye kaldıramayabilir. biraz daha kabına sığmıyormuşçasına, 'her an her şey olabilir, ayık ol' dercesine bir tavır takınmak lazım sanki. geceleri soklar tekin olmuyor.
Yurtdışında ansızın biriyle göz göze gelindiğinde olabilen eylem. Aslında çok normaldir ama ülkemizdeki güven bunalımıyla insan bırak selam vermeyi sokakta gezerken at sineğinden de korkar, şimşek çakınca siper de alır..
cevap alamadıysan o zaman kısa süreli bir pişmanlık duygusu sarar insanı, keşke demeseydim dersin, kendini kötü hissedersin ama sonra bu 'o'nun eşekliği der çıkıverirsin işin içinden ama harbiden de cevap vermeyen ya eşektir ya da dalgındır.
zamanında bunu yaptığını söyleyen leman sam'ı trt 'türk kadını tanımadığı kimseye merhaba demez' diyerek sansürlemiştir. yani kadınlar için söz konusu bile olmayan eylem. erkeklerde kendilerine dikkat etsinler.
(bkz: anladım)