aklıma eski sevgilimin internet alışverişi sırasında yaptığı diyalog geldi. kulaklık satıyordu ve almak isteyen birisiyle telefon görüşmesi yapıyordu.
- ben şu kadar fiyata satıyorum. sen parasını gönder bende sana kargo takip numarasını vereceğim.
+ vıdı vıdı vızır vızır.
-özellikleri şunlar; edfjıorfgıhogıhrhgıgogıhr.
- ben sana güveniyorum abi sende bana güveniyorsan yarın kargoyu gönderiyorum. **
son zamanlarda televizyonlarda izlenme rekorları kıran bir yarışma programı var: güven bana!
yarışma programının formatı biraz farklı. günümüz normlarında en çok özlenen güvenmek olgusu ile en çok zaaf duyulan obje parayı bir araya getirmişler.
öncelikle daha önce hiç karşılaşılmamış biri ile bir araya geliniyor ve ortak hedef oluşturuluyor. hedef mümkün olan en yüksek meblağı kazanmak. hedefe varmak için yapılması gereken şey ise o hiç tanınmayan kişi ile bilgi, beceri ve deneyimleri karşılıklı olarak birleştirerek sorulansoruları doğru olarak yanıtlamak. daha sonra sorunun değeri kadar parayı ortak olarak bölüşülüyor. ama buraya kadar olan kısım işin en kolay tarafı... asıl zor olan bundan sonrası. soru bilindikten sonra o yola beraber çıkılan insanla yolları ayırıp araya mesafeler sokuluyor ve birden bire hayatınızın geri kalanında var olan insanların yanına yönlendiriliyor yarışmacılar. aile, sevenler, ve sevilenler... bir insanın alacağı kararda en önemli etkeni oluşturan bireyler yani... on saniye içinde her kafadan çıkan ayrı sesler. ve sonra yarışmacılar tekrar birbirlerine dönüyorlar. ve sunucudansesler yükseliyor. az önce görüşülmüş akrabaların kulaklarda çınlayan seslere birde sunucunun sesi ekleniyor. 3000 lira... 4000 lira...10000 lira... ortak olarak giriştiğiniz mücadelede yeniden o mücadeleye dönüp ortak savaşa devam etmek ya da şimdiye kadar beraber kazanılan parayı tek başına alıp karşıdakine iyi bir kazık atmak arasında gidip geliniyor...eğer mücadele sonuna kadar birlikte sürdürülebilinirse para ortak olarak paylaşılıyor... tabii sunucunun, aile efradının ve nefsin sesine kulak tıkanabilirse!
sunucunun verdiği subliminal mesaj ortada... şimdiye kadar beraber geldiğiniz bu yolda artık onu terkedip ortak olarak kazandığınız paraya sen tek başına konabilirsin... bak bunu yapman için sana daha çok para öneriyorum. hadi birbirinize kazık atın... ilk kazık atana en yüksek parayı veriyoruz. paylaşmak zorunda değilsin. sen o parayı tek başına alabilirsin. hadi ona kazık at!
yarışmanın topluma verdiği mesaj ise bambaşka bir konu: bakın herkes birbirine kazık atıyor. para en büyük nimettir. güvenmek mi? kime ve ne için. ne kadar kazık atarsanız o kadar kazanırsınız. hadi hepiniz birbirinize kazık atın. hadi hiç biriniz birbirinize asla güvenmeyin, karşıdaki size nasılsa kazık atacak... siz daha önce davranın...
bu illuminati denilen şey midir, yoksa amerikan oyunu mudur, ya da yahudi kurgusu mudur bilinmez... ''verilen mesaj bu gün bireyler birbirini satsın yarın öbür gün toplum olarak vatanı da satarsınız, hele bir satmaya alışında herşyinizi satın alırız sizler paraya tapmalısınız'' mesajı mıdır bilinmez.
ama bu yarışmada herşey kişinin kendi inisiyatifinde. ya o hiç tanınmayan kişiye güvenilir ortak bir kazanç sağlanır, ya da bir taraf güvendiği için hüsrana uğrar ve bir daha hiç bir şeye hiç bir şekilde güvenmez. bu yarışmanın toplum ahlakını nasıl etkileyeceği ise ayrı bir merak konusudur.