nihayetinde hiçbir anlam ifade etmeyen her şeye muhalif olmasıyla meşhur solcu protestolarıdır.
solcu: adem ile havva'dan bu yana aynı argümanlarla yoluna devam eden, hiçbir gelişim ve değişim göstermeyen, herhangi bir şeyi anlam ve mana ve mantık olmasına gerek duymadan protesto edebilen, platform oluşturabilen, ve sadece bu gibi şeyler yapan müzede durması halinde daha çok işe yarayacak olan subjektif antika kişisidir.
protesto etmek: herhangi bir şeyin, bir olayın, ya da bir eylemsizliğin karşısında olunduğu halde beyne nüfus eden, en çok solcular tarafından yapılan, yapılması halinde dünyayı kurtaran adam hissiyatı veren, bendeniz ve benim gibi şahısların ise yanından asla geçmeyen bir eylem bir tepki biçimidir.
sabri sarığoğlu'nun sağ kanattan açtığı ortalar bile zaman zaman bir sonuç yaratabiliyor, mesela lahm'ı çalımlayıp asist yapmıştı almanya maçında. yadırgamıyorum lakin bu solcuların neden bir sonuca varamadıklarını irdeliyorum. olmuyor. neden mi? zira otun bokun sırf karşısında olmak için oluyorlar, miting yapmayı sırf miting yapmayı sevdikleri için yapıyorlar, yeşil parkayı giymeleri, grup yorum dinlemeleri bunların hepsi olması gerektiği için oluyor. her şey çok şematik hayatlarında. semboller onlar için vazgeçilmez bir unsur. her an her dakika mutsuzlar, emo gibi takılıyorlar. hep şikayetçiler orhanım pamukum gibi. basma kalıp cümlelerin, sözcüklerin ötesine geçemiyorlar. özgürlük diyorlar mesela. ama özgürlüğün para olmadan olmayacağını bilmiyorlar. analitik yok maalesef. her şey monoton.
çok fazla ajitasyon yapıyorlar. güiza gibi ağlak bir surat ifadesine sahip ruhları. sokaktaki dilenciler var ya hani. allah rızası derler. çoğumuz yanından geçeriz. inandırıcı bulmayız. sakat gibi görünür, sonra koşmaya başlar. işte bunlar da öyleler.
bende yarattıkları hissiyat bu. aslında görünen durum bu, pardon.