yapılan her yerel seçimde, genel seçimde ve referandumlarda istediği performansı gösteremeyen yenilgilerle çıkan ana muhalefet ve diğer partiler tarafından yapılan gerçeklik derecesi sıfır bir tespittir.
kast edilen sanırım atatürk. evet atatürk diktatördü nokta. şimdi siktir git nerede ağlıyorsan ağla atatürk diktatördü diyerek. şimdi söyleyin atatürk ün iç ve dış politikadaki yanlışlarını, hatalarını. savaşta yaptığı taktik hatalarını da söyleyebilirsiniz. ben başlayarak yardımcı olayım hatta. en büyük hatası, hak etmeyen hain bir topluma özgürlük kazandırmıştır, kendileri gibi olan bir insanın kapı kulluğundan kurtarmıştır, kendi kendini yönetme hakkına sahip olmasını sağlamıştır. (atatrük ün değerini bilenleri tenzih ederim)
oldukça adaletsiz bir yöntemdir. aynı şekilde adaletsiz olan başka bir yöntem daha vardır ki o da demokrasinin en temel şartlarından birisi olan check and balance görevini icra edecek kurum ve kuruluşların, örgütlerin ve medya gibi organların büyük kısmını ele geçirerek seçimleri bir formalite ya da hükümeti tasdikleme aracı olarak gören yöntemdir. bu yönetim şekli hiç bir şekilde demokrasi ile bağdaştırılamaz. halkın yeterli çoğunluğu bize destek verdi, istediğimizi yaparız, bize karışamazsınız diyen insanların demokrasi anlayışı hitler, stalin ve mussolini gibi adamların demokrasiye bakışlarından bir adım daha önde değildir. türkiyede demokrasinin ne durumda olduğuna bakmak için ana akım medyayı takip etmek yeterlidir. demokrasi demek, çok seslilik demektir. ancak medyamız, gezi parkı eylemlerinde de görüldüğü üzere, ciddi şekilde hükümet yanlısı bir tutum izlemekte ve de korkak davranmaktadır. yasama, yürütme ve yargının hepsine birden nüfuz etmiş bir iktidarın olduğu ülke, asla "yeterince demokratiğiz elhamdülillah" denilebilecek kıvamda demokratik değildir. ayrıca şunu da belirtmek isterim ki, pinochet eğer bu dönemde (yani 2000li yıllarda) işbaşına gelmiş olsaydı, o da böyle bir rejim kurmak isterdi muhtemelen.
diktatörlük değildir efendim. diktatörlük dediğin; 10 sene boyunca 2 yerel seçim, 3 genel seçim, 2 büyük referandum ve sayısız anayasal putun yıkılması, halkın yarısından fazlasının desteğinin alınmasıyla gerekleşek yönetim şeklidir. yani öyle şapka dayatmayla her yere büst dikmeyle diktatör falan olunmaz. böyle büyük halk destekleriyle diktatör olunur. çünkü adı üstünde, desteği halk veriyor. halk kim ki bizim yanımızda? hüloğğ diyen iki tane maldan ibaret. biz ise dedetürk'ümüzün(her kim ise artık dedetürk) bize peşkeş çektikleri ile yedi sülalemizi abad ettik, eğitimlerimizi kolejlerde tamamladık. nasıl bir oluruz?
adınızın diktatöre çıkmasına neden olacak durumdur. biliyorsunuz seçim yapılmasına izin verilmeyen dönemler genelde diktatörlüğün yaygın olduğununu ispatıdır. allahtan bizim ülkemizde böyle bi dönem yaşanmamıştır. Pinochet şiliyi bu şekilde 15 sene idare etmiştir. şanslıyız bu ülkede olduğumuz için. evet.