Human zoos (also called ethnological expositions or Negro Villages) were 19th- and 20th-century public exhibits of humans, usually in a so-called natural or primitive state. The displays often emphasized the cultural differences between Europeans of Western civilisation and non-European peoples. Ethnographic zoos were often predicated on unilinealism, scientific racism and social Darwinism. A number of them placed indigenous people (particularly Africans) in a continuum somewhere between the great apes and humans of European descent. Ethnographic zoos have since been criticized as highly degrading and racist.
emperyalist -başta ingiltere olmak üzere- demokrasi kisvesi altında kurdukları sözüm ona tüm devletleri bi' güzel hortumladılar, adamlar sefalet içinde insanca yaşamaya çalışıyorlar. dini, sosyal, ekonomik dayatmalar eşliğinde... bi'de başkalarına diktatör muamelesi yaparlar. al.
fransa. gözü kör olsun inglizlerin bitiremedi isini. bir almana bir ingilize yanci olan ülke. ne cinemasi nede müzik sektörü bir is yapar. bu ülkenin sarapcisi meshur sirf.
güneydoğu asya da, malay takımadalarına bağlı küçük sunda adalarının bir parçası ve endonezya nın uzantısı konumundadır. tek komşusu endonezya ya bağlı batı timor dur.
16. yüzyıl'da portekiz kolonisi olan doğu timor asırlarca portekiz timoru adıyla portekiz'e bağlı kaldı. endonezya tarafından işgal edilen doğu timor 1975 yılında kesin olarak endonezya'nın 27. vilayeti oldu. 1999 yılında endonezya bölgenin kontrolü üzerindeki iddialarından vazgeçti ve birleşmiş milletler aracılığıyla 20 Mayıs 2000'de bağımsız oldu.
katolik çoğunluğa sahip doğu timor asya nın ve dünya nın en fakir ülkelerinden biridir.
ilk devlet başkanı joseph maudo hortla geçim sıkıntısı ve gelecek endişesiyle başkanlığı bırakıp avustralya ya sığınmış, sığır çifliklerinde çalışmaya başlamıştır.
orta doğunun tamamı. nitekim hepsi emperyalist devletler tarafından harbiden cetvel kullanılarak sınırları belirlenmiş devletler. hele kuveyt, hele ürdün. allahım! sana geliyorum!
(bkz: bütün devletler) başlığı görünce " insanlar hep birlikte aynı dili ve kültürü paylaşarak,kimseyi ezmeden sömürmeden yaşasaydı, toprak yarışı içine girmeyip devlet kurmasaydı ne olurdu" diye düşünmekten kendini alamamak.
Başlığı okuyunca akla gelen küçük devler incelenirse, aslında dünya için ne kadar önemli oldukları görülebilir. Elmas, altın, kömür falan fişman, bunlar öyle bildiğimiz büyük ülkelerden elde edilen şeyler değildir çoğunlukla.