her insanın kendi algı eşiğinin ve bakış açısının kendisine has olmasından kaynaklı durumdur. bu bir profesör için de böyledir bir marangoz için de. bakış açısı denilen nane ne eğitim dinler ne sosyo-kültürel seviye ne de başka bir şey.
her insan tek kişilik dünyasının vatandaşı olduğu gibi bu dünyasına başka vatandaşlar da katma eğilimindedir sebebi de aşikar olarak "safi yalnızlık" ihtimalinin insan için imkansız olmasıdır. bu nedenle kendi dünyasına başka insanlar da kabul eden insan uyumsuzluğu ve çatışmayı daha yakından hisseder, kimse o'nun gözleriyle bakmaz, kimse o'nun cümleleriyle konuşmaz ve kimse o'nu gerçekten anlamaz. bu sonsuz ilişkiler dünyasında o kadar normal ve o kadar olağan bir şeydir ki bunu yadırgamak sadece zaman kaybı yaratmaktadır.
işin bir de "farkındalık sahibi" insanlarla alakalı boyutu vardır ki en beteri budur belki de. burada farkındalık sahibi (kime göre neye göre tribine girmeyin anladınız işte meseleyi) insan dünyayı oyun hamuru gibi elinde tutmaktadır ve bilgi, çelişki, olgu, nesne, anlam, sorgu gibi kavramlar o'nun için açıklaması (kendisine göre) basit dahi olsa aktarılması ve yine kendi düşüncesine göre diğerleri tarafından anlaşılması çok güç kavramlardır. bunun yanında kendisini de zorlayan daha uç kavramları bu meseleye eklediğimizde insanın zaman zaman uç noktalarda düşündüğünün ve bu uç noktalarda da tek başına olduğu düşüncesinin peydah olmasına sebebiyet verir.
sanatın ve felsefenin zaten ilerlemesinin tek koşulu hiç bir frekansa uymamaktır özgün olmaktır ve kendine has bir bakış açısıyla yaşamaktır bir nevi yüksek bir kafaya sahip olmaktır. sonrasında da kişiye düşen bu durumun tahlinini yapıp kendi dünyasını tam manasıyla kavramaya çalışmak olmalıdır.
bir alıntıyla konuyu bitirmek isterim:
"bütün bu adamlar, vakitlerini dertleşmekle, aynı düşüncede olduklarını anlayıp mutluluk duymakla geçiriyorlar. Aynı şeyleri hep birlikte düşünmeye ne kadar da önem veriyorlar"
`
la nausee`
Maalesef var bu. ilgi alanlarımız uysa siyasi görüşümüz farklı oluyo bi yerde patlak veriyo yani farklılık. Ben umursamasam karşıdaki mal umursuyor muhabbeti kesiyor.
her insanın frekansı başkadır... kimseyle her konuda aynı düşünemezsiniz. aynı zevklere, aynı duygulara sahip olamazsınız.. zaten olmanız da saçma olurdu..
alem içinde herkes başka bir alemdir.
bana yaratıcıdan daha yakın olan kimse yoktur.
en yakınım ve ben yürürüz sahil boyunca
işte frekans da, özgürlük de, muhabbet de budur.
özlemi yok başka şeylerin içimde.
insani ilişkilerin değerini çok yüksek bir yerde konumlandırmayın.
Sevdiklerimiz dahil yaşanan durumdur. Artık kimseyi kaldıramıyorum. Herkes kendini kendi gibi sanıyor. Empati yoksunu olmuş çoğu kişi ve ben bununla baş edemiyorum.