farkındayım sözlük formatına uymadı. lakin net olmasını istediğim için açtım.
allah azze ve celle kainatın yaratıcısı islam dinini sahibi ve koruycusudur. hz muhammed allah ın elçisi ve kuludur.
yeryüzünde 2 milyara yakın insan tarafından kabul edilip saygı duyulan bir dine hakaret etmek kimsenin haddi değildir. helede kendini aydın gören bir avuç dangalağın hiç haddi değildir.
hakkında kulaktan dolma bilgi sahibi olduğu din hakkında akıl almaz iftiralar atıp sonrasında islamdan ve inananlarından hoşgörü beklemek haysiyetsizlik örneğidir.
helede bu hakaretleri ifade özgürlüğü gibi ucu açık ve absürt bir kavram içerisinde değerlendirmeye çalışmak insanları saf yerine koymaktır. ki bu kabul edilebilir değildir.
özetlemek gerekirse islama dil uzatan kim varsa cezasını çekecek. akıllı adam da bundan ibret alıp kendine çeki düzen verecek.
bu ülkede yıllarca ehli sünnet inancıyla dalga geçildi. tv dizilerinde hocalar ve imamlar gizli sapık olarak lanse edildi ve bu topluma güldürüldü. gıkımız çıkmadı. başörtüsüyle okumaya çalışan kıza dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş psikolojik baskı uygulandı -ikna odaları- sesimiz çıkmadı. yıllarca ezilen horgörülen taraf olduk sesimiz çıkmadı.
lakin artık yeter.
azınlık çoğunluğa hükmedemeyecek. ifade özgürlüğü adı altında hiç bilmediği bir din hakkında mesnetsizce atıp tutamayacak. yeryüzünde iki milyar insana yakın kitlenini peygamberine bir avuç dangalak sürüsü dil uzatamayacak.
açık açık ceza yasasında hüküm var.
vakti ile yok gündem oluşur yok nereden tespit edilir diyerek üzerine gidilmiyordu.
aynı kanundan her gün mahkumiyetler çıkıyor.
kalanına uygulanan 125/3.b maddesi için uygulanmış çokmuş 5237'nin.
Saygı duyarım. Ama 2 milyon insanın inanması hiçbir şeyi değiştirmez. isterse 2 kişi inansın, problem değil fakat 2 milyonun inanması bunun hristiyanlıktan, yahudilikten ya da ateizmden üstün olduğunu kanıtlamaz. Hiçbir din üstün değildir. Hiçbir düşünce özgür değildir. Bunun kabullenilmesi gerekmektedir.
sadece islam ve hz. muhammed'e değil hristiyanlık ve hz. isa'ya, musevilik ve hz.musa'ya vesaire(ateizm, şişeye tapanlar ve daha nicesi dahil) hiçbir din ve dini lidere hakaret edilemez. katılıp katılmamak ayrı. o dinin kolonlarını sarsmaya yönelik fikirlere sahip olmak farklı. fakat hakaret hiçbir şekilde meşru kılınamaz.
Yahu kardeşim 7 milyar insan inansın ben gene hakaret edebilirim. Enal hak. bu benim günahım ve benim özgür iradem. Hallac ı da bu yüzden astılar zaten. Kişinin özgür iradesi yaratıcının sonsuz iradesi gibidir. Kişi zaten bu yüzden insandır ve eşrefi mahlukattır. islam bu yüzden evrensel ve en mükemmeldir.
Fuck off ya diye düşüncelere gark eden önermedir.
doğru bir tespit lakin, iki paragraf yazıda adamlara dangalak diyorsun, haysiyetsiz diyorsun, biraz daha yazsan kim bilir daha neler diyeceksin.
hakaret ifade özgürlüğü kapsamının dışındadır, burada hemen herkes hemfikirdir ama hakaret eden kişiye hakaret etme özgürlüğümüz de yoktur. bazen böyle bir hakkımız olmamasına rağmen hepimiz bu lisanı kullanıyoruz, bu yanlıştır.
kimse kimsenin değerlerine, kutsallarına, kişiliklerine hakaret etme hakkına sahip değildir. maalesef hepimiz yapıyoruz. çoğumuz ağır tahriklere kapılıp, zamanla sürüye uyma eğilimi gösteriyor, evet çirkin insanlar yüzünden çirkinleşiyor bu platform(lar). bundaki en büyük faktörde sözlükte var olmasına izin verilen provokatörler ve bundan popülarite umanlardır.
ekşi sözlük vakasından anlaşıldığı üzere yaptırıma tabi tutulanlar yazarlar bu durumda. fakat admin ve moderatörler şikayet edilen ve alenen suç unsuru taşıyan entrylere gammazlanmasına rağmen ses çıkarmadığı, yaptırım uygulamadığı zaman geriye tek bir yol kalıyor o da hukuksal süreç. benzer olaylara uludağ sözlük' te de rastlanırsa kimse şaşırmamalıdır.
burada bir cezaya tabi tutulanlar, suçu işleyen yazarla birlikte, admin ve moderatörler olmalı. çünkü kitlelere hitabeden, ve etkileyen bir platformda faşizan, ırkçı ve insanlık suçu sayılan hiç bir düşüncenin(!) propagandası yapılamaz, bunu yönetemeyen, müdahale edemeyen veyahut da kendi iradesiyle müdahale etmeyen sözlük yöneticileri de alenen suça ortak olmaktadır.
ironik olacak ama demeden de, edemeyecem.
''beceremiyosan kapat git dükkanı, pezemenk! ''
bu tür ifadelerin sonu taa islami teröre kadar uzanıyor. oysa islam hoşgörü dinidir. ben kuranın hiç bir mealinde bana küfredene işkence yapın dediğini görmedim. ya da ben görmedim diyeceğim ki bu da açık açık görmüş olan benim iftira atmam demek olur.
kısaca, edemez ibaresi yer alınca sonrası geliyor insanın aklına , ya ederse ne yapılacak babında.
küfreden de, sevgiyle sözeden de kendini ifade etmiş olur. bu insanlara hoşgörüyle yaklaşmak gerektiğini düşünürüm ben. sözlükteyse kendi meşrebince yazarsın doğrularını ya da görmezden gelirsin her yamuk gördüğünü düzeltemeyeceğin için. çevrendeyse de sevgi ve hoşgörüyle yaklaşırsın, olmadı görüşmezsin olur biter. kendi olgunluğuna bağlıdır nasıl davranmayı seçeceğin.
hakaret edemez değil, etmemeli demek ve o şekilde düşünüyor olmak daha doğrudur fikrimce.
sonuçta senin inanıyor olman kadar onun inanmıyor olması da tercihtir. tercihine saygı duyulmasını istiyorsan buna uygun davranmak akıllıcadır zannımca.
insanları küfretmeye meylettirecek kadar provokatif bir düşünce şekli.
Bu yazıyı okuyunca, hz muhammed'in dedesinin kabe yi yıkmak için gelen orduların kumandanından develerini isteme hadisesi aklıma geldi.
Yemen valisi ebrehe, abdulmuttalib e hitaben; Ben kabe yi yıkmak için geldim! Sen develerini düşünüyorsun diyince. Abdulmuttalib in cevabı şaşırtıcıdır.
Ben develerin sahibiyim. Kabe nin sahibi ise Allah tır. Ben benim olanı düşünüyorum.
Bu nokta esas alınırsa; bu yazıdan çıkarılacak sonuç, cehaletten başka bir şey değildir
türkiye seriat olacak diye üc bucuk atanlari, akp yine iktidarda diye köpürüp korkmadan iftiralar atanlari, sanat icin sevisenleri, avrupa özentisi köpekleri bas taci eden bir milletiz. ama is dine gelince ayni saygiyi gösteremiyoruz nedense.
saygi duymayanlar saygi duyulmayi hak etmezler.
etse de fayda etmez. eline bir şey geçmez. yalnızca kendi pis nefislerini tatmin ederler. ettiklerini sanırlar.
ne peygamber efendimizin (s.a.v.) şanına gölge düşer, ne de allah ın her nevi kötülükten ve noksanlıktan münezzeh sıfatlarına halel gelir.
hakaret, aşağılama, zulüm allah a inananların karşısından hiçbir zaman eksilmemiştir. öyle dir ki zulüme, inkara, hakarete uğramayan allah dostu ve elçisi yoktur.
lakin bir müslümanın en iyi bildiği şeydir ki, allah hükmünü dünyada ya da ahirette en adaletli biçimde verecektir.
onlar sanırlar ki allah ın azabı kendilerine uğramamıştır. fakat bilmezler ki şeytanın yanında yer alıp allah ın karşısında durmak azapların en büyüğüdür.
onlar sanırlar ki dünya hayatında allah tan onlara bir azap gelmeyecek. onlar zaten dünya hayatından vazgeçemezler. biz biliriz ki ahirette karşılarına çıkacak zulümden kaçacak delik arayacaklardır.
hasbunallahu ve nimel vekil"/allah bize yeter, o ne güzel vekildir. al-i imran 173.
Gibi cevaplarla yazar yanıt vermekten yoksun bırakılabilir.
Not: Unutma Dostum Sen ilahi bir güç değilsin değerleri korumak sana düşmez senin işin kendi yoluna bakmak fikrini emir cümleleriyle ortaya attığın sürece seni dinleyecek olan kişiler sadece eşeklerdir.onlarda ne demek istediğini anlamadıkları için.
ederse, şakirtler durumdan vazife çıkaramaz. yasalar önünde suç sayılan fiillerin takibatı şakirtlere değil, savcılara ait bir görevdir. aksi halde, linç'ten söz edilir.
islâm ve onun peygamberine kimsenin hakaret edemeyeceğini belirtir nitelikteki hadisedir.
şu hâliyle savımızın gideri de "sonra da hoşgörü beklemeyelim" şeklindedir. iyi, güzel... peki ters açı yapalım hemen bu noktada ve düşünelim ineğe tapılan hindistanın inançlarına saygı gösterip de inek kesimi yapmamamız gerektiğini.
malum, kabul gören bir inançları var adamların. 2 milyarlık dünya nüfusu diyerek olayı yiğit bulut istatistiklerine çevirmek istemiyorum ama kabul gören bir inanca sahipler. önceden ülke sınırları içerisinde inek eti bulundurmanın ağır cezası da vardı, şimdi aştılar o mevzuyu.
he demem o ki saygıyı almak için vermek gerek. çok seviyorum bu yönünü. bir diğer sevilesi yönü de kimseden, kimseye miras olarak kalmaması.
hani senin inancın saygındır, peygamberin saygındır ve yaptıkları vaktiyle. ama bu senin saygın olduğun anlamına gelmez. hakederek yaşatıyorsan inancını saygınlık kazanırsın zamanla.
misâl savaşta esir aldıklarının karşısına geçip de "bana bildiklerini, ilmini öğret ve seni serbest bırakayım" demek midir sünnete uygun olan, yoksa bir şekilde esir aldıkların için "ille de müslüman olup bize katılacaksın" demek mi? ya da şöyle diyelim hangisinde o insanları gerçek anlamda kazndırmış olursun hak yoluna?
zulm ile müslümanlaştırmaya çalıştıklarını mı; yoksa ki inançlarında serbest bırakıp da bildiklerini sana öğretmesini talep ettiklerin mi? bence ikinci şık daha yakın duruyor kabule. zira zulüm etmiyorsun zulme teslim olmuş insanlığa rağmen adama.
velhasılı çıkıp da iki gramlık delikanlı müslüman pozu kesmek adına altına girilen yüke değmez.
hem o kadar tepeden bakma arkadaş asr suresi var kapı gibi Allah kelâmı:
"asra yemin ederim ki insanlar ziyandadır. ancak imân edip de salih amel işleyenler, birbirlerine hak'kı ve sabrı tavsiye edenler hariç"
yani bir ziyandaysa bütün bir insanlık, sadece varlığıyla dahi. işte o zaman yukarıdan bakmayacaksın, böyle dik çıkışlar yapmayacaksın insanlara karşı. tabi sen de insan olabilmiş ve kusurdan uzaklaşmak istersen. çıkıp da böyle "asarız, keseriz" yerine karşındakinin düşünceleriyle sabırla ve adanmışlıkla karşılık verebilirsin.