kolaya kaçmayı sevmeyenlerin düşünmediği eylemdir. elbette insanların neler yaşadığını ancak hayal edebiliriz. hatta bazen hayallerimizin bile ötesinde şeyler yaşayan insanlar oluyor. öyle bir duruma geliyorlar ki hayat kendilerine taşınamaz ağırlıkta bir yük gibi gelmeye başlıyor ölüm kurtuluş gibi geliyor. bu ruh haline rağmen hayata tutunabilmek işte zor olan ama aynı zamanda tercih edilmesi olan. her şeye ve herkese inat yaşayabilmek..
Bir çok insanın bir kez bile olsa düşündüğünü düşündüğüm eylem.
Ben bir çok kez düşündüm, bir kez eyleme geçirmeye kalktım ve başarısız oldum. Bunu bile başaramadım, olmuyor diye ağladığım o gün dün gibi aklımda her zaman. Pişman mıyım, değilim.
Çünkü o günden sonra hayata daha farklı bakmayı öğrendim. Acının o kadar da kötü bir şey olmadığını ve beni var eden asıl şeyin bu olduğunu öğrendim. Her şeye rağmen bu dünyaya tutunmak için küçücük bile olsa sebepler olduğunu öğrendim. Kendimle yaşamayı öğrendim, kendimi keşfettim.
Gökyüzünün güzelliğini, denizin huzurunu öğrendim. Moralim çok bozuk olduğunda, bu düşünce tekrar tekrar aklımı kurcaladığında uzun uzun gökyüzüne bakıp iyileşmeyi öğrendim. Çok daraldığım zamanlarda tek başıma bir anda evden çıkıp sokakta gördüğüm bir kedinin başını okşadım kimi zaman, kimi zaman kulaklığımı takıp uzun uzun yürüdüm müziğin sesini sonuna kadar açarak. Kara düşüncelerimin hepsini o uzun yürüyüşlerimde ardımda bırakarak.
Sonra kendime verdiğim sözü tutmayıp birini çok sevdim kaybetmekten korkarak, güvensizlik duvarlarımı kendi ellerimle yıkarak. Bir gün gideceğini bilerek sevdim, sonuç beni yanıltmasa da pişman olmayarak sevdim. Yine pişman değilim. Bir daha olsa bir daha severim.
Asla asla dememeyi bir kez daha öğrendim. Kendimi daha az kahretmeyi, bir şeyleri olduğu gibi kabul etmeyi, değiştiremeyeceğim şeylere keşke demek yerine bunlardan ders çıkarmayı öğrendim.
Ara ara yokluyor bu düşünce beni fakat buna karşı koymayı öğrendim. Her fırsatta denizi, gökyüzünü, yeşili seyrederek iyileşiyorum, iyileşmeye devam ediyorum...
Teşebbüs ettim çok zor kurtuldum ve normal odaya çıktığımda en yakınımdan şunu duydum " bir dahakine öyle bir yap ki direkt cenaze işlemlerinle uğraşalım" ve o gün bugündür dört kolla sarılırım hayata. Her zaman neşeli gülerken görürler beni. Belki bir çok gece ağlarken düşünürken canımdan can bırakırım yastığıma ama sabah güneş gibi doğar da başlarım. Düşsem de kalksam da devam ederim asla yılmadan. Ne olurda olsun herkes tarafından çabuk unutulursunuz bu yüzden yaşayın sonuna dek. Başta kendiniz için. Bir soru.
evet şeklini bile düşündüm, metronun önüne atlayarak yapmayi planladim bu eylemi ama cogu kisinin dedigi gibi yemedi.
ölmek fikri aklinizi bu sekilde celiyorsa ve ne yaparsanız yapin aklinizdan cikmiyorsa lütfen uzman birinden destek alin, bu küçümesenecek bir durum değil, insanlarin "yaaa ergenliktendir, yaaa anlat geçer, yaaa dert ettiğin şeye bak" demesini boşverin. onlar size tani koyacak kabiliyette degiller.
önce ki yazda bir gece. bu şehir beni öldürmüş. o kadar çok şeyi aynı anda kaybettim ki kendim de dahil... yalnızım. pencereden bakıyorum. yıldızlara. hava mis gibi sokakta yaz cıvıltıları var. bu mutlu hali insanların sinirimi bozuyor. birazdan bu camdan atıcam kendimi diyorum. en çok nerem acır acaba? kafam bence... dayanırım diyorum. sokaktakilerin keyfi kaçacak, üzgünüm diyorum içimden. telefonumu yatağa koyuyorum. pervaza dayanıp sarkıyorum. biraz ağlamak istiyorum son son. neleri sevdiğimi düşünüyorum. hepsine veda edicem.
sonra karşıma yeni taşınan komşumu görüyorum. tahmini aynı yaşlardayız, bi kaç kez kapıda karşılaştık çok tatlı bi kıza benziyor. o sesleniyor bana, bi kaç kız daha var. bisiklet sürüyorlar. parka gidiyoruz annem poğaça yaptı gelsene diyor. allahım o kadar canımı acıtıyor ki. neler vermezdim o an onun arkadaşı olup bisikletimle yanında gezmek için... anne poğaçası, çay, park, yaz gecesi... kıskanıyorum. ben atlayacağım oradan bilmiyor... hastayım sanıyor. “yok canım” diyorum içimden, “dilerim benim yaşayacağım tüm mutluluklar senin olur”ikna edemeyince beni gidiyor bisikletle..
1 buçuk yıl oldu. o kız şu an ev arkadaşım. birlikte çok bisiklet sürdük.. iyi ki ölmemişim, hala onun için mutluluk diliyorum. olmasaymışım çok zor olurmuş. bugün bana iyi ki sen varsın yoksa ölürdüm dedi. iyi ki o varmış, yoksa belki de ölürdüm...
Bundan üç dört yıl önce ilaç kullanıyordum. Birçok düşünce beni rahatsız ediyordu. Hava ılıktı. Gece sabaha yaklaşırken birden kendimi on katlı binanın penceresinden aşağıda hayal ettim. ince bir çizgi gibi gelmişti. O an kendimi aşağıda yatıyor gibi düşündüm. Bilmiyorum, sadece o çizgiyi ayıran bir duvar ve pencere vardı. On katlı bina beni alıp götürür mü diye de düşündüm, peki ya ölmezsem.
Peki yaptım ki tabiki hayır. Herhalde şu an bu satırları yazamazdım. Ondan sonra da gelip geçti bu tarz düşünceler ama bilmiyorum, düşünemiyorum artık. Ama yapmayın derim, mekan değiştirmek bir nebze sizi bu düşüncelerden alıp götürüyor. Eninde sonunda ölüp gideceğimiz bu dünya için arkada kalanların her gün ölmesine içim el vermedi. Şu an dünyada hep başkaları da yaşasın diye mücadele ediyorum. Para mı alın sizin olsun, iş, araba mı, buyrun onlar da sizin, makam mı hiç gerek yok ben aşağılarda çalışırım, okul mu önüme geçebilirsiniz, ağır bir iş mi ben yıpranayım sorun yok. Ancak dünya daha yaşanılır bir yer olsun. Bu dünya ne sana ne bana kalmayacak. Son nefesine kadar içimdeki kötü duyguları yenip benden sonrakilere güzel bir dünya kalsın istiyorum. Tüm kötülüklere, kirlenmişliklere rağmen biraz daha dayanın. iyi ki de yapmamışım diyeceksiniz.