o gittiginde icinde beliren aciyi onunla birlikte olmadigin ortamlarda da hissedebilmek... ruyanda onun teninin kokusunu duyabilmek, o kokuyu hic bilmedigin halde
Bir gündü, hava ılık
Ve cadde kalabalık...
Bir kadın sapı verdi önümden dönemece;
Yalnız bir endam gördüm, arkasından, ipince.
Ve görmeden sevdiğim, işte bu kadın dedim,
Çarpıldım, sendeledim.
Bir gündü mevsim bayat
Ve esnemekte hayat...
Dönemeçten bir tabut çıktı ve üç beş adam;
Yalnız bir ahenk sezdim, çerçevede bir endam.
Ve tabutta, incecik, o kadın var, anladım;
Bir köşede ağladım...
"yıldızları kırpıp yağdırsam bir dilek tutsam gerçek olur mu sesini duyar mıyım ? allah a emanet ol. çınarın gölgesinde bir uyku gibi huzursun, tutamadığım elindir sıcağım."
hatırla sevgili ve yemin dizilerinde zor yıllar ve söyleyemedim şarkılarını söyleyen eylem aktaş'a benim duyduğum aşk gibi mesela. hiç görmedim ama aşığım yani.
karıştırıyorsun dostum, gözleri
maddi göz ile baksan ve hatta aşık da olsan
bil ki o aşk baktığın gözlerin gibi, maddi ve fani olacak.
hakiki gözle bakarsan ise,
amenna.
zaten normalde olan budur yani insanlar görmediği birine aşık olurlar ve sürekli karşılarına çıkan insanların gözlerinde onu ararlar ve bu yüzden de sonunda yaş 30 a geldiğinde yalnız kalmamak hayatın zorlukları vs. nedenlerle o aşık oldukları kişiyi bulma umutlarını olabildiğince derinlere gömerek hayatlarına devam ederler...
düşünceye veya fiziğe ayrı ayrı aşık olunmaz aşık olunan kişinin bütünüdür. bölük pörçük aşk mı olurmuş? tamamını al öp sev kokla. ha ben sesini sevdim, düşüncelerine bayıldım ,çok güzel nefes alıyor, iç geçiriyor diyorsan saçmalıyorsundur diyeceğim durumdur.
Her kız çocuğunun genç kızlık yolunda emin adımlar atarken başına gelen, aşık olunan kitlenin genelde 'ünlü' kişilerden oluştuğu ve odanın duvar, taban, tavan, pencere, kapı, masa vs. gibi yerlerinde bu kişilerin posterlerini görmenize sebebiyet verebilecek potansiyeldeki durumdur.
yaşandığı duyulmuş aşktır. ama yaşayanlar, o kişiyi karşılarında gördüklerinde, aşkın bittiğini söylerler. çünkü mutlaka, gözlerinde bir tip canlanmış ve hayal kırıklığı yaratmıştır. bu hayalin kırıklığını yaşayanlar, dünyalarının paramparça olduğunu söylerler. hayalleri yıkılmayanlarsa, şanslıdır.