yazılarını okuduğum hunharca beni duygulardan duygulara, triplerden triplere sokan biri var. kendisi ile bi kahve içmek istiyorum lakin o çay seviyor .
muhtemelen sözlükte erkeklerin çoğunlukta olmasından dolayı gay yada düşük bir olasılıkla lez ilişkidir. görmeden hoşlanma zaten hoşlanma diyorsa hoşlanma. normal bir hoşlaşma görülebilir. %1 falan belki ama denemeye değer mi ki.
bazılarımızın* başına hep gelen durum. genelde de hoşlanılıp, aşık olunan yazarın bedeni bu dünyadan göçmüş olur.
mesela; dostoyevski, turgenyev, çehov, hermann hesse, sabahattin ali, jack london.
sohpet etsek sesinin tonuna farkederim, kaşını gözünü görürüm sen benimkileri görürsün nerden mezunsun nerde çalışıyosun ne marka kıyafet giyiyosun bunlara baglı olarak kaç para kazanıyorsun. oturup bunları hesaplamam arama ögrenmeye çalışmam ama görürüm farkederim öğrenirim ve etkiler. tartmam değerlendirmem ama bi imaj yaratır kafamda daha önce o okuldan mezun olan o kıyafetlerden giyen o vurgulamayla konuşanları hatırlatır. adın sadece adın ne büyük bi imgedir.
karakteristik özellkleri olmayan harflerle konuş benimle
J. K. Rowling'i hiç görmemiştim hayatımda, kitaplarından tanıyodum onu. ama nedense hari pota serisinde bu kadın çok romantik, istediğim gibi biri algısı oluştu bende. iki, üç, dördüncü kitap derken ondan hoşlandığımı anladım. bavulumu toplayıp yollara düştüm. onu buldum da ama evlenmiş, çocuk da yapmış. tam geri dönecekken benden ve yaptığım şeyden etkilenmiş, beni öpmeye başladı. bu an sonsuza kadar sürsün istiyordum...
sonra bir çan sesi duymaya başladım, çınnn çınnnn... la n'oliy diyordum ki uyanmışım. telefon alarmı çalıyor, köpeğim suratımı yalıyordu...
hepsi bir rüya mıydı dedim kendi kendime, sonra pir patırtı duydum. salonda bir haberci baykuş duruyordu, bir mektup vardı. oha derken kendi kendime mektubu bir hevesle açtım, kalbim güm güm atarken j.k.'dan iyi haberler bekliyordum. ama o da nesiydi, mektuptan bir toz çıktı. akşam haberlerde dünya çapında milyonların etkilendiği şarbon saldırısını izledim. ölmedim, iyiydim... bu entiriyi fazla uzatmıştım ve milyonlarca insan şarbondan ölmüştü. yok, rüya içinde rüyaya bağlamayacam bundan sonrasını... baykuş neyin nesiydi acaba dedim, neden baykuşlarla mektup göndermişlerdi?
o günden sonra o güzel tüylü baykuşu düşünmeye başladım... çok tatlıydı, ne güzel gözleri vardı. oha, bu ne lan? *
maşukuna değil aşka aşık olan kişinin içinde bulunduğu duygusal manyaklık halidir. derdi sevmek sevilmek değil sevdiği için acı çekmektir. arabeskçidir lan bu kesin!