gelecek olanın gelmemesinden daha beter değildir herhalde.geleceğim sinyallerinden gözünüz kamaşırken direksiyonu u şeklinde kırarak olay mahalinden uzaklaşan kimseyi özlemek gurura daha fazla dokunan bir durumdur.gelmeyeceğini bilmek unutmaya yardım eder ve daha az acı çektirir. Ya hep geleceğini sandığınızın gelmemesi?mütemadiyen onu özlemek?hüzünlere gark etmek denen durumun doruklarındasınızdır.kolay gelsin.
bagrınızda yanan bir hasrettir o. ya bir ölü, ya sizin içinizde öldürdüğünüz biridir. elinizde yıllanmış mektuplar, kalbinizin bir tarafında gömülü açtıkca kanayan bir yaradır o, kabuklaşmaya yüz tutmuş. dayanamazsınız ilk başlarda onsuz olamama ihtimaliniz sıfırdır, aşkın götürdüğü yere yürüyecek ne haliniz, ne bir kelime edecek mecaliniz vardır... oysa ki aşk çoktan bitmiş sadece o nun dönmeyişini kabullenememektir acınızın tamamı. kimbilir o nun kalbi de belki en az sizinki kadar acımıştır ama ne yazık ki ya mesafeler ya da kişisel tercihlerdir dönüşü olmayan yollara iten sizi.
hiç geri gelmeyeceğini bilerek özlemek; gülümsemesini görmek tek kare yıllanmış bir fotoğraftan, kokusunu duymak eski birkaç eşyadan ibaret olur. onunla tekrar karşılaşabilmek de ancak rüyalara tekabül eder. allaha isyan etmek 'niye onu benden alıp götürdün' demek de biçare bir yakarıştır... ölüm hep en zamansızdır ve en acı ayrılıktır her zaman...
(bkz: sensiz geçen günlerin kazası yok be sevgili)
telafisinin mümkün olmayacağı , onsuzluk = kimsesizlik gibi enteresan duyguların yaşandığı, içten içe beslendikçe büyüyen duygudur. Kimi zaman ölümle gelen kayıptır. Kimi zamansa gidenle gelen kayıptır. Bir gün silkinip kendinize geldiğiniz an kovmazsanız, sizinle birlikte yaşayıp gitmek isteyen, geçmişi size yamayan olumsuz bir özlem çeşididir. Bünyeye zarardır. ***