dolunayda gökyüzüne bakınca ayın içinde masmavi bulutsuz bir gökyüzünde hilal şeklinde bir ay görmektir. bu gökyüzünde hava çok sıcakken üşüdüğünü hissetmektir.
Akıl,mantık algının önüne başka şeyler geçiyor en basidinden,ayrıca nasıl bir fırtınanın yağmurun karın ortasında vücudun soğuk ve damlalar ile üşüyorsun,bedenen hayatta olduğunu hissediyorsun ya,bunun bedeninde değil kalbinde-beyninde yaşanması.
Her sabah mesajını görmek için erkenden kalkmak, uyanmamışsa heyecanla günaydın yazıp cevabı beklemektir
Bazen uyanmamış diye geri yatmaktır
Beklemediğin bir zamanda çalan telefonda adını görünce kalbinin çok çok daha hızlı atmasıdır
Kızdığında, tartıştığında ve bu konuda haklı olduğunda, seni düşündüğünü belli eden tek bir kelimesiyle kırgınlığını çöpe atmaktır
Onu ondan daha iyi tanıyıp tepkilerini bilmek, söylemediğini anlamak ve söylemediğini anlamasıdır
gebelik belirtileriyle aynı bir periyottan geçersin önce..
6. duyu organın, 7. hissin hatta ve hatta fazladan bir uzvun olur bir anda aşık olduğun kişi. mühim olan onu her yeni yıla beraberinde götürebilmektir ilk günki saflığıyla ancak o kadar olamasada baktığında gözlerinden çıkan saf parıltıdır aşk.
Şunu da ekleyeyim unutmuşum.çakır keyiften sarhoşluğa geçerken ki o ince çizgidir biraz.son viski, bira ya da neyse içmek istemekle, kafanın tamamen bozulması, delirmeye ramak kala gibi bir şey aynı zamanda.
Yılmaz Erdoğan’ın hiç kola içmeyen Hakkari’li arkadaşlarına, kolanın tadını anlatması gibi birşey olurdu muhtemelen.
“Valla siyahtır, fakat köpüğü beyazdır. içiyorsun şekeri var, fakat yakıyor. işte hayatın gerçek tadı.”
Aşk kalbinin çarpıp çarpıp yerinden firlaması birinin kalbine çarpıp sevgi dolmasıdır sevgi dolar dolar bir anda patlar ve garip bir şekilde hoşlantı diye adlandırdığımız spastik şey ortaya çıkar bunlar yaşanırken kişi kendini kaybedebilir etrafında yaşanan olayları görmezlikten gelebilir yada gerçekten görmez aşk güzel bir duygu ancak farklı bir bakış açısıyla nefret edilen bir duygudur aşk duygusu oldukça gariptir ki sizi üzede bilir mutlu da edebilir oldukça garip bir duygu olan aşkı herkes tatmıştır birçok kişi hayatında birçok insana sevgi duymuş aşık olmuştur bu duygudan kurtulabilmek bazen oldukça zordur.
14 şubatı bahane edip, izmirden Edremit e gittim. Üniversite 3. Sınıfta. Kapısını çaldım annesi açtı. Sonra babası geldi üstüne anneannesi geldi. Lan iyi ki dayak yememişim. Olmadı tabi. Kızın göynü başkasındaymış. Birisi için sonuçlarını görebilsen de görmezden gelirsin ya o biçim bişi. Bir gülüş bir bakış için gençliğini yakarsın.
Hastası olduğun takımın maçı için rakip takım tribününde yer bulmak gibidir. Takımın gol attığında goooool diye bağırmaktan çekinmezsin. Acilde gözünü açtığında ne oldu yendik mi olur ilk sorun. Ağrı sızı vız gelir tırıs gider. Üç aşağı beş yukarı böyle bişi işte aşk.
Aşk bir nevi sarhoşluk gibidir. Aşırıya kaçmazsanız güzel duygular kaplar her yerinizi, her şey güzel görünür, ve hep gülmek istersiniz. Yeter ki karşılıklı olsun, yoksa mide bulandırır.
Mutluluk iksiri iceceksin.uyurken mutlusun , uyaninca, kahvaltida, yemek yerken, cok isin varken, trafikte, hasta oldugunda ve hatta tuvalette ihtiyacini giderirken . :)
Aşkı ben sadece bir hikayeyle anladığımı ve anlatacağımı düşünüyorum,
Abdurrahim karakoç (mihriban'ı yazan şahs-ı münevver) 60-70 yaşlarına geldiğinde kadim bi dostuyla uzun bir yolculuğa çıkmış. bir şiir dinletisine gidiyorlarmış, dostuda kendi gibi naçizane bi şair fakat onun kadar ünlenmemiş henüz. O ve dostu uzun yolculukta sıkılmamak için uzun uzun sohbet ediyorlarmış havadan karadan konuşurlarken laf dönmüş dolaşmış 'mihriban' a gelmiş.dostu sormuş;
- ya abdurrahim abi ben genç bi kardeşinim ayrıcada bunca yıldır seni tanırım bana şu mihribanın gerçek hikayesini ve kim olduğu söyle be abim
Abdurrahim karakoç bi ara duraksamış ve 60-70 yaşındaki o kişilik abidesinin gözleri dolarak