örnek verecek olursam; çok istediğin bir şey ile ilgili olumlu bir haber almış olduğun sevinç ile çevrende, toplumda, ailende, vs vs herhangi bir şeyde aslında normalde hiçte ilgilenmeyeceğin şeylerle ilgili alakan gelmesi, ya da işte o olumlu haberin etkisiyle tam tersi olarak normalde ilgileneceğin şeylerle de tamamen alakan kesilmesi, aptallaşmak. işte o olumlu haberin tüm benliğine yayılmasıdır aşk. eğer o olumlu haber, olumsuza evrilirse, yine tüm benliğine yayılması yine aşk. bu sefer acı ile. tam bir tarifi yok, çok başka bir şey. tüm şeylerin etkisiyle hem var gibi hem yok gibi. ölüm gibi bir şey oluyor, ama ölmüyorsun.
Yemek yemiyorsun ama acıkmıyorsun
Hava soğuk üşümüyorsun
Belki Streslisin ama gülümsüyorsun farkında olmadan
Uyumuyorsun ama bir sonraki gün dinç kalkıyorsun.
Aşk, nefret ettiğin okula gitmek için sabırsızlandığın andır. Sabahları kalkmaktan nefret eden birinin söylenmeme sebebidir. Haftasonu tatillerini rahatlamadan çok işkenceye dönüştürebilecek, pazartesi günü birkaç saniye de olsa yüzünü görebilmenin umuduyla koridorundan geçmektir. Onlarca klişe sıralanabilir ama hiç aşık olmamış birine yine anlatılamaz aşk tam olarak.
Aşk, bütün umutsuzluklara rağmen geceleri ona sarılıp uykuya daldığını hayal ettiren şeydir. Yanında gördüğün o kızı/erkeği dünyadaki en şanslı kadın/adam olarak görmektir. Elindeki büyün güzellikleri bir saniye içinde silip atmayı isteme sebebidir. Başlığı açan arkadaşa da teşekkürler, duygusuzlaştığını düşünen birine de bunları yazdırdınız ya helal olsun size.
Kalbinin sesini kulaklarında duymak,ve ya hiçbir gıdanın yapamadığı tarifsiz bir mide ağrısı, en temiz havanın bile hissettiremediği hatta yüksek promilli alkollerin bile veremeyeceği bi sarhoşluk..dik bir tepeye bir solukta koşmuş gibi nefes nefese.. bunların hepsini aynı anda hissettin mi hiç yada sen bir serçe tutup sokağın kuru dalından öpmek istedin mi? plastik bir çiçeği evin en güneşli köşesine koyup sulamayı? Sokak köpeklerine günaydın demeyi..Ne bileyim lapa lapa yağan karı bir kutuda biriktirip saklamayı... bunları hissettiğin an aşık olduğun andır.
Aşıkken dünyanın en mutlu kişisi senmişsin gibi hissedersin, ayrılınca da en bedbaht... Ama şu bir gerçektir ki hissedilen duyguların hiçbir kalıcılığı yoktur. Sadece bulutların üstünde dolaştığın o mutlu günleri arar durursun.
Sevdiğim bir kitapta şöyle bir kısım vardı, bence bu bir miktar anlatıyor . Bütüncül olarak anlayabilmek için kalbinizin epey bir miktar sıkışması lazım.
" Biliyor musun, ben seni hep severim. Her gün daha çok severim. Bak mesela pencerenin önüne bir kuş konar ben seni severim, bir tren yolculuğunda pencereden dışarı bakarken derme çatma bir ev gözüme çarpar ben seni severim, burnuma eskilerden, hangi uzak hatıraya ait olduğunu bir türlü çıkaramadığım bir koku çarpar ben seni severim, kafama kuş sıçar ben yine seni severim… Anlıyor musun beni? Sonra ben bazen biraz fazla kıskanç olabilirim. Diyelim yazlık bir yere gitmişizdir de, bir akşam sen çok hoş bir tunik giymişsindir, oradaki bütün erkekler bayılır sana, hemen aşık olur. Ben mesela tunik nedir onu bile bilmeden kıskançlıktan çatlayabilirim böyle bir durumda. Ama belli etmem. Ama sen yine de sezersin. Öyle bir laf edersin ki ben, benden başka hiç kimseye bakmayacağını anlarım. O kadar da incesindir. "