tam olarak şudur diye anlatılacak bişey değil nazım hikmetin romanlarından bir kaçını okuyarak aklında bişeyler kurgulayabilirsin ama o kurgulayacağını da yaşamayacağını unutma.
Kekonun birine aşık olup diğer kimseyi görmüyorsunuz bir süre, neler oluyor yarabbi falan diyorsunuz. Böyle mal mal şeylere takılıp, hayatı karmaşıklaştırıyorsunuz kendinize. Ama sonra, hani bir yara kabuk tutunca onu soyarsın, işte böyle her kalbini açışında bir miktar acı çekiyorsun, çünkü aşk kan gibi, her seferinde akıyor.
cennete gitmek gibi bir şey.
ama olmazsa da yasak elmayı yemişsiniz gibi kovuluyorsunuz cennetten.
öyle bir acı.
acıtır.
vee bir daha sevmek için, daha çok aşık olmanız gerekir.
bunu yapmak istersiniz.
çünkü tadına varınca tekrar istersiniz.
peki bu riski alır mısınız?
işte seçicilik burada başlar.
aşkın seçiciliği.
zordur.
Ölümüne hızlı süren ve kasksız giden bir sevgilinin kaskı sevdiğine takmasıdır.
Neden hızlı gittigini bilmeden ve sorgulamadan ötekinin de ona sıkı sıkı sarılmasıdır.
Ölüme gidebilme cesaretidir kısaca.
Çektiği acıları çekmek istemektir.
Annesi, babası, kardeşi olmaktır. Olmak istemek değil zaten olabilmektir.
Eşsiz oldugunu bilmektir.
Yıllar geçerken Değişimini izlemek, değiştiği haliyle kabullenmektir.
Kendine zarar vermektir aşk.
Mezarında aglayacağı günü bilemeden kırmaktır defalarca.
Yaralarımı gör ve beni iyileştir diye kapris yapmaktır.
Sadece ona Eyvallahı olmaktır.
Sevmeyi aşkla karıştırma.
Sevgi durağan bir deniz, rahat yüzersin engeller olmaz, yorulmazsın ıslanmak istediğin kadar ıslanırsın,kafanı batırmazsan kafan ıslanmaz mesela,ama aşk fırtınalı bir deniz , suların içinde olduğunu denizin ortasında olduğunu iliklerine kadar hissedersin her yerin ıslanır engel olmazsın dalgalar çarpar,bazen kahkahalara boğar seni bu fırtınalı deniz hoşuna gider ama sonunda kollarını çırpmaktan yorulursun.
Dalgasız denizden sıkılınca çıkarsın ama dalgalı denizden denizin tadını tam alamadan yorulduğun için çıkmak zorunda kalırsın. Biraz daha yüzebilsem keşke dersin.
Sevmek mantık işi, aşk ise delilik.
Ama yeterince mantıklı yaşamadık mı biraz da deli olalım.