-lan olum küçükken sürpriz bir şekilde alınmış oyuncağın sende doğurduğu sevinci bildin mi?
--eee
-arefe günü bayramı beklerken sabırsızlanmayı, içinin içine sığmamasını bildin mi?
--ee yani
-sonra o oyuncaktan hevesini alamadan kırıldığı falan oldu mu?
--eehh eee
sabah erkenden kalkmış, duşunu alıp en şık kıyafetlerini giymişsin. otobüs durağına gidip hiç gelmeyecek bir otobüsü beklemeye başlıyorsun. işte biz buna aşk diyoruz.
Hani bungee jumping yaparken bir iki sekiyorsun o adrenalin, o heyecan var ya, bayılıyorsun. Sonra üçüncüsünde yere sekerken ip kopuyor, yere çakılıyorsun.
Böle bardak kırılıyor ama sen israrla o bardaktan su icmeye calisiyorsun. Icemezsin yada icebilsen de canini yakar ama denemeye deger goruyorsun. Bardagi yapistirmaya toplamaya calisiyorsun. Ama bardak bunu istemezse sen denedikce tekrar dagilir.
Bu isin edebi kismiydi.
Birini seviyosun. Goruyorsun yada gormuyorsun (!) Diyorsun ki evet budur. Sonra noluyor agzina siciliyor. Ve sen israrla sicabilme riskini goze aliyorsun.