oyun şirketi eidos'un büyük hayran kitlesine sahip aksiyon, gerilim, suç ve macera türlerinin tamamını içerisinde barındıran bir çok seriye sahip bilgisayar oyunu olması yanı sıra tüm bu özelliklerinden dolayı bütün diğer kaderdaşları gibi beyaz perdeye de uyarlanmıştır.
her ne kadar sinema filmi başlarken bu film eidos gamenin hitman adlı oyunundan esinlenilmiştir tarzında bir beyanatta bulunulsa da film esasen esinlenme değil kötü bir uyarlama olmuştur.
yönetmenliğini xavier gens'in yapmış olduğu filmde anti kahramanımız hitman'ı timothy olyphant canlandırmıştır.
film, benim gibi hitman oyununu oynamış bir çok hitman müdavimi için hayal kırıklığı yaşatmıştır. hitmanın sinema versiyonu izleyiciye oyununu oynarken duyduğu heyecan, gerilim ve aksiyonu aktaramamıştır.
filmde, hitman biçimsel olarak fena ifade edilmemiş olsa dahi konu bütünlüğü, senaryo, kurgu anlamında oldukça gudik kalmıştır. filmin en büyük hatalarından biri ajan 47 olarak timothy olyphant'ın seçilmiş olmasıdır. timothy olyphant'ın gibi masum görünüşlü parlak bir oğlan açıkçası ajan 47nin karakterine aykırı ve yapay görüntü sergilemiştir. oysa the transporter, the transporter 2, crank gibi filmlerden tanıdığımız jason statham aleni şekilde dile getirilmese dahi ajan 47 karakteri ile oldukça benzerlik göstermiş biri olarak daha iyi bir seçim olabilirdi.
hitman filmindeki açmazlar saymakla bitmez türünden olsa dahi bir kaç örnek vermeden de geçemiyor deli gönül.
mesela ajan 47 meydanlık yerlerde, halk arasında sıklıkla kurban olmaktan kaçmış danalar gibi seğirtmezdi. özellikle de 1 km'den ayna gibi parlayan keltoş bir kafayla.
ayrıca hangi ajan kel kafasının arkasındaki kocaman bir barkodla, üzerinde jilet gibi bir takım elbise ile kırmızı bir kravat olduğu halde dolaşır ki.
başka bir açmaz da hitman'ın kurtardığı kadınla alakalıdır. tamam hitman oyunda da kadınlarla ilişkilerine dikkat eden ve profesyonellikle gönül işlerini bir birine karıştırmayan bir tipti fakat ilik gibi bir hatunun otel odasında çırıl çıplak vaziyette üzerine atlamasından dolayı tecavüz edilmekten tırsıp enjektörle hatuna bayıltıcı zerk edecek ve "dünya ahret bacımsın" triplerine girebilecek kadar da psikopat bir tip de olmamalıydı.
yine bir diğer açmaz da filmde geçen, düz bir ovayı gösterip seyirciye buranın türkiye - rusya sınırı olduğunu açıklaması hadisesidir ki türkiye'nin rusya ile kara sınırı olduğu hangi aklı evvelin genel kültürünün eseridir hala merak etmekteyim.
bir diğer konu da hitman'ın gelişen olaylar sebebiyle istanbul'a gelip rus başkanın uyuşturucu ve silah kaçakçısı kardeşini öldürmesi bölümüdür. bu atraksiyonun da "biraz da filme boyut ve egzotik bir hava katalım" dan çıktığı aşikardır. halbuki istanbul yerine herhangi bir orta asya yahut uzak doğu şehri seçilmesi daha uygun olabilirdi. kaldı ki istanbul'da da istanbulla ilgili bir çok ayrıntı es geçilmiş sadece fona bir ezan sesi kondurulmuş ve şehrin tarihi dokusu babından, insanın üzerine yıkılacak virane mekanları ve dar sokakları işlenmiş üstüne üstlük bütün bunlar yetmezmiş gibi tüm bu keşmekeş istanbul görüntülerinden hemen sonra londra'dan süpersonik bir gökdelen babilin kulesi gibi ekranda belirivermiş, bakın da görün şeklinde gözümüze sokulmuştur.
sonuç itibariyle hitman isminden dolayı gişe yapacak bir film olmuştur fakat bu durum filmin berbatlığını değiştirecek kadar etkili olmamıştır.
hitman'in udre belicoff'la silah pazarlığı yaptığı sahnedeki çatışmada, kolonun arkasında elinde çift makineyle kısa süreliğine gözlerini kapadığı ve dünyadan koptuğu sahneyi tek geçiyorum bu filmle ilgili olarak.. ve, jason statham kesinlikle timothy olyphant'tan daha çok yakışırdı hitman rolüne. biraz eğreti durmuş sanki timothy.
istanbul-ankara hattı otobüs yolculuğunda zaman geçer diye izlediğim filmdir. "rusya sınırı-türkiye" sahnesiyle beni benden almış gerçekten rusyayla sınırımız var mı diye düşünmeme yol açmıştır. film kendini izletir sira yakışıklı ve karizmatik bir adamla über seksi bir hatunu bünyesinde barındırmaktadır. yalnız araya mola girdiğinden midir biilinmez filmin sonundaki 3 tane 47yi anlayabilmiş değil bu bünye. hangisi gerçekti?
diana'nın yerli yersiz aramalarıyla görevi bildirilen (gıcık olurdum valla oyunda ona), pek çok insana ensesine barkod dövmesi yaptırmayı özendiren,fiber wire ile arkadan yaklaşıp adam boğmayı sevdirecek yegane seri katil.yurdum genci nasılsa çok sevmiştir onu. oynayasım geldi şimdi bak,neydi o "silent assassin"ler...
muhteşem oyunlardan sonra rezalet bir filmle karşımıza çıkan silahşör baki mercimek'ti. hele o tip? stig tofting 10 kat daha iyi yakışırdı hitman rolüne. bu filmi yapan muhterem kardeşlerimiz türkiye ile rusya arasında sınır olduğunu düşünmektedir ya da rusya'yı hala sscb zannedip, 1991 öncesindeki haritaya göre film çekmişlerdir. .308 kalibre mermi kullanan alman yapımı keskin nişancı tüfeği r93 blaser'la 4 km'den adam öldürmek de mümkünmüş, onu da öğrendik. dvd'de silah tanıtım sahnelerinde para ordnance p18-9'a ve fn f2000'e aşık etmişti, onun dışında da bir esprisi olmayan bir filmdir aynı zamanda.
Bazı bölümlerini ''silent assasin'' rütbesiyle bitirebilmek için haritayı açıp ince ince plan yapmanızı gerektiren oyun. 5. oyunu Hitman Absolution adıyla çıkacaktır.