2. Dünya Savaşına Naziler hazırlıklı olarak girmemişlerdir. Propaganda resimlerindeki gibi tamamen mekanize tümenlere sahip bir ordu değildir Wehrmacht. 320 tümenin sadece 50si tamamen motorize hale gertirilmiş kalanlarında ağırlıklı olarak atlar kullanılmıştır (savaş boyunca yaklaşık 1.1 milyon). Hitlerin savaşı 1940lı yılların ortalarında başlatmak istediği ancak zamansız bir şekilde baş gösteren Parkinson hastalığı sebebiyle hala aklı başındayken(!) ülkesini zafere götürmeye yeltenmesi savaşın erken başlamasına neden olduğu söylenir. Daha yeni kurulmuş, tecrübesiz bir devlet olan polonya ve görece çağın gerisinde taktiklerle eğitilmiş bir orduya sahip Fransa'ya karşı aldıkları baş döndüren zaferler 1942 yılında Almanya'nın dünyanın en güçlü ekonomisi olmasını sağlamıştır. Bu zaferlerin bir karşılığı da vardı. 1941 yılının sonlarına geldiklerinde ellerindeki petrol rezervlerini tüketen Wehrmacht'ın önünde 2 seçenek vardı. Ya Moskova alınacak bu sırada son rezervler tüketilecek ya da Mavi Durum Harekatı (Operation Fall Blau) ile kafkaslardaki petrol yatakları ele geçirilecek, ordunun yakıt açlığı giderilecekti. Seçim yapılır ve 1942 yazında başlayan Mavi Durum Harekat'ı Wehrmacht'ın elindeki 3 büyük harekat gören (Polonya, Fransa, ver Barbarossa Harekatı) en tecrübeli askerlerinin kaybedilmesiyle sonuçlanır. Savaşın aslında burada kaybedileceği anlaşılır. Bu sırada Hitler'in Parkinson hastalığı iyiden iyiye kendini göstermeye başlar ve özellikle Stalingrad Muhabrebesi sırasında verdiği kararlar 6. Ordunun çöküşüne altıyüzbinden fazla askerin Stalingrad'da kaybedilmesine neden olur. Bu dönemden sonra iyice kötüleşen Hitler iyice kontrolünü kaybetmeye başlar. 1944'ten savaşın sonuna kadar mitinglerden uzak kalır, toplum içerisine fazla çıkmaz ve 1945 yılının mayıs ayında kurduğu hayalleri ve ideolojisini de alarak tarih sahnesinden ayrılır.