Kalp yoruluyor, güven kırılıyor yaşanılan acılardan. Sonra bir gün biri çıkıyor karşına iyi anlaşıyorsun. Bununla olur belki diyorsun ama sanki kalbin yerinde yokmuş gibi geliyor. Nasıl seviliyordu diyorsun, cevap yok. Kala kalıyorsun ortada. için bomboş sanki.
Her şeyi ince ayrıntısına kadar planlayan günümü bu plan çerçevesinde geçiren ve süpriz fikirlere kapalı biri olan ben bir sene sonra hiçbir şeyi kafasına takmayan,plansız programsız yaşayan bir insan oldum.Büyük acılar yaşadım ve sonucun böyle olacağını kestiremedim.Artık hiçbir şeye bağlanamayan,insanlardan çok çabuk sıkılan biriyim.Acı çektiğim bu vakitler beni benden başka kimsenin avutamayacağını keşfettim ve kendi yalnızlığımla yaralarımı yamadım.Her sabah uyandığım vakit yüreğimde bir acı olurdu ve her sabah yattığımda bu acıyla yatardım.Hiç uyanmamayı diledim.Bunları söylememin nedeni geçirdiğim o zamanların küçük bir bölümünü anlamanız çünkü onları atlattıktan ve her şey yoluna girdikten sonra miras olarak bana hissizlik kaldı.Hissizlik gerçekten çok etkili bir şey çünkü en iyi arkadaşlarından birinin kanser olabileceğini duyduğun vakit hiçbir şey olmamış gibi hareket ettiriyor.Çevrendeki insanların acılarını paylaşamıyorsun.Hissizlik sana insan olmayı unutturuyor ve bunu engelleyemiyorsun.
Ne ağız dolusu gülebiliyorum, ne hıçkıra hıçkıra ağlayabiliyorum. istem dışı olarak Herşeye tepkisizim. Manevi yönden çöküntü sonucu olsa gerek. Çok büyük toplumsal olaylarda bile gıkım çıkmıyor. Gözümün önünde koskoca kaza oluyor ona bile duyarsız kalıyorum. Çok güzel bi sürprizle karşılaşsam da tepkisizim... Hissen ve kalben ben ölmüş müyüm bilmiyorum. Ama bu durum beni çok rahatsız ediyor. Psikolog arkadaşlar bu olaya parmak bassın lütfen.
hani dişçinin vurduğu uyuşturucu iğne olur ya... dudağının ve yanağının yarısını hissetmezsin sonra psikopatlık olsun diye dudağını çok sert sıkarsın, acıyacak mı diye... hah! işte böyle bir şey değildir hissizleşmek.
herhangi bir zamanda psikolojik açıdan kendini yok saymak, içindekilerin birikip birikip dışa vurulamadığı ve dış dünyadaki bütün olaylara kapalı hale gelmektir hissizleşmek.
en sevdiğin maç, en sevdiğin dizi, en sevdiğin film ya da en sevdiğin herhangi bir şeyin boşa gitmesidir hissizleşmek.
çok mutlu olduğun zamanda aniden içine oturan ve insanda hiçbir şey yapmama hissi yaratan şeydir hissizleşmek.
futbol maçı izlerken iki farklı önde giden maçın son dakikalarında üç gol yemektir hissizleşmek, öyle çaresiz, öyle umutsuz, öyle hissiz...
çok güzel giden bir ilişkide "o" nun aslında seni sevmediğini fark etmektir hissizleşmek.
ya da en barizinden hayata tutunma çabasıdır hissizleşmek... öyle umutsuz, öyle çaresiz, öyle derbeder... sanki hiç bitmeyecekmiş gibi yaşayıp, yılların ne kadar çabuk geçtiğinden yakınmak gibi...